Suriyede etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Suriyede etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2019 Pazartesi

Suriye’de Perde Arkasında Pazarlık Olabilir Mi?

Suriye’de Perde Arkasında Pazarlık Olabilir Mi? 















Yazar: Ümit Özdağ 
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü 


Suriye Ordusu’nun Birleşmiş Milletler gözlemcileri Şam’da iken Şam’ın stratejik önemi olmayan bir semtindeki direnişçilere yönelik olarak kimyasal silah saldırısı yaptıkları iddiası üzerine dönmeye başlayan Suriye’ye askeri müdahale çarkları dönemeye devam ediyor. ABD’nin Irak’ı işgali öncesinde BM dahil her platformda söylenen yalanları unutmamış olan dünya kamuoyu Suriye’nin kimyasal silah 
saldırısı yaptığına inanmıyor. Bir İngiliz milletvekilin söylediği gibi, “Baas rejimi kimyasal silah kullanacak kadar kötü olduğunu biliyorum ancak gerçekten o kadar aptallar mı?” Bu soruya İngiliz parlamentosu üyelerinin çoğu “Hayır” cevabını verdikleri için İngiliz parlamentosu Suriye’ye müdahaleye “hayır” dedi. 

Üstelik kimse Amerikanlı gazeteci Dale Gavlak kimyasal silahın Suudi kaynaklı olduğu ve silahı kullanmayı bilmeyen isyancılar tarafından yanlışlıkla patlatıldığı şeklindeki çok önemli haberi üzerinde durmak istemiyor. Savaş haberleri konusunda uzman bir site olan infowar.com ve lifeleak.com başta olmak üzere değişik haber sitelerinde ve Türkiye’de Taraf gazetesinde çıkan bu haber sessizlikle öldürülüyor. Üstelik Dale Gavlak, kimyasal silahı patlatanların adlarını veriyor, silahı patlatan isyancının babası ile yaptığı söyleşi de babanın silahı gördüğünü açıklıyor. Batılılar, Suudi Arabistan’ın kimyasal 
silah bağlantısının ortaya çıkmaması için olayı bastırıyorlar. Çünkü bu olayın arkasında Suudi istihbarat servisi başkanı Prens Bandar var. Ve Prens Bandar çok uzun yıllar Washington’da büyükelçilik yapmış, çok güçlü bağlantıları olan bir isim. Zaten sıkıntıda olan petrol monarşisini şimdi bir de bu konuda 
sıkıntıya sokmak istemiyor Batı Başkentleri. 

Öte yandan ABD ordusundan ve askerilerinden gelen “bizi bu işe karıştırmayın” şeklindeki kurumsal ve bireysel mesajlara rağmen Amerikan yönetimi biraz da kendisini bağlamış olmanın neticesinde Temsilciler Meclisinden askeri müdahale için onay aldı ve gelecek hafta Senato askeri müdahaleyi görüşecek. Her ne kadar asker müdahale zaman sınırlı ve havadan olacak şekilde planlansa 
da daha şimdiden bütün askerlerin bildiği gibi ilk kurşun ateşlendikten sonra olacakları kimsenin bilmesi mümkün değil. 

Suriye, geçtiğimiz yıllarda çok güçlü bir hava savunma sistemi inşa etti. İran’da Suriye’den sonra kendisine bir saldırı yapılacağını düşünerek, Suriye’ye hava saldırısını, İran’a yapılacak bir saldırıda İran’ın kendisini savunmasının manevra alanı olarak değerlendirecek. Suriye’nin elindeki sistemlerin ne olduğu dahi tam olarak bilinmiyor.

    Örneğin Rusların ileri teknoloji hava savunma sistemi S 300 füzelerinin Şam’ın elinde bulunup bulunmadığı karanlık bir husus. Putin en son açıklamasında Şam’ın S 300 ’lerin birleşenleri ni teslim aldığını ancak teslimatın tamamlanmadığını ifade etti. Bu açıklama içinde sürpriz barındıran bir açıklamadır. Eğer, Amerikan saldırısı başladıktan sonra S 300’lerin devreye girdiği ortaya çıkar ise Amerikan hava kuvvetleri çok şaşırır. 

Amerikan saldırısını izlemek amacı ile Doğu Akdeniz ’e konuşlanmaya başlayan Rus ve Çin savaş filoları da varlıkları ile dahi bir gerilim yaratacaklardır. Moskova ’nın Suriye’ye Amerikan füzelerine karşı bilgi savaşı teknolojisi yardımı yapması, ABD ’nin çok güvendiği denizden karaya füzelerinin etkisiz kalmasını beraberinde getirebilir. İlk mermi atıldıktan sonra eğer 10 Amerikan savaş uçağı düşer, bir Amerikan savaş gemisi vurulur, dört Amerikan füzesi havada etkisiz hale getirilir ise dünya kamuoyunda “yenilen ABD” imajı gelişirken, Amerikan kamuoyunda da bu imajı ortadan kaldırmak amacı ile “karada 
savaş” görüşü güçlenecektir. 

Bütün bu ihtimallerin ABD başkentini de gerdiğini gören Moskova ve Tahran ise daha rahat görünüyorlar. Putin, Washington’a bir ikna heyeti yollamaktan bahsediyor. İran’da batı ile daha olumlu ilişkiler geliştirmek isteyen ve Batı tarafından olumlu karşılan yeni hükümette, Tahran’dan yansıyan 
olumlu havanın devam etmesinin ABD’nin Suriye konusunda alacağı tavra bağlı olduğunu açıklıyor. 

    İşte bu ortamda Amerikalı diplomatlar Tahran’da gizli görüşmelere başlamışlar. Tahran Masaya Nükleer çalışmalarını yavaşlatma sözünü sunar, İsrail’in yaşam hakkı ile ilgili rijit davranmayacağını ifade eder, karşılığında Suriye’ye yapılacak saldırının “makyaj” saldırı olmasını ister ve Esad rejiminin iktidarda kalmasını talep ederse Washington buna ne cevap verir? 



http://www.21yyte.org/tr/arastirma/suriye-krizi-izleme-merkezi/2013/09/05/7198/suriyede-perde-arkasinda-pazarlik-olabilir-mi

***

20 Kasım 2018 Salı

Suriyede CHP - PKK buluşması

Suriyede CHP - PKK buluşması



Ali Serdar Bolat        
4 Ağustos 2015




CHP Gençlik Kolları'ndan bir heyet, PKK'nın Türkiye sınırındaki Suriye topraklarını işgal ederek kurduğu üç kantondan biri olan Kobani Kantonu'na gitti.

Kobani Kantonu denilen şey bir PKK devletçiği. Buradaki en büyük yerleşim yeri olan Ayn El-Arab kentine de Kobani diyorlar.

PKK'nın Suriye kolu olan PYD, sözde kantonu buradan yönetiyor. Kobani Özerk Yönetimi adını verdikleri sözde PKK devletçiğinin sözde Başbakanı Enver Müslim kantonu buradan idare ediyor.



PYD'nin Başkanı Salih Müslim de burada bulunuyor.

CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız, PKK devletçiğinin sözde Başbakanı Enver Müslim ile yaklaşık 2 saat görüştü.

Yıldız, PYD'yi (yani PKK'yı) övdü. "PYD, Ayn El-Arab'da verilen mücadelenin simgesidir" dedi. Oraya çocuklara ve şehrin yeniden inşasına yardım için geçtiklerini söyledi. Oyuncak edebiyatı yaptı.



Yıldız, Enver Müslim'den "Kanton Başbakanı Sayın Enver Müslim" diye söz etti. Bu, PKK'nın kurduğu sözde devletçiği tanımak demektir. Bu, " Sayın Abdullah Öcalan" demektir. CHP'nin geldiği nokta işte bu.

Tıklayınız:

http://www.dailymotion.com/video/x308cwi_chp-pkk-pyd-bulusmasi_news

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/chp-pkkpyd-bulusmasi-h70301.html

Enver Müslim de CHP ile iyi ilişkiler geliştirmek istediklerini söyledi.

++++++++++



CHP eski Milletvekili Şahin Mengü, Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt oluşumunun hem Türkiye'nin, hem de CHP'nin kırmızı çizgilerine aykırı olduğunu söyledi. Ama dinleyen kim?


Amerikancı, NATO'cu, Avrupa Birlikçi, sosyaldemokrat, Kürt açılımcısı, PKK ve HDP sevdalısı Y-CHP yönetimi, CHP üyesi Atatürkçüleri hızla Apokürtçü haline dönüştürmektedir.

Tıklayınız:
PKK ve CHP, Amerika'da buluşup YPG'ye (PKK'nın Suriye'de kurduğu sözde orduya) destek istediler.
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/chp-ve-pkk-abdde-bulustu-ypgye-yardim-istediler-h37680.html



Bakınız:
PKK talepleri CHP programı oldu
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2014/09/pkk-talepleri-chp-program-oldu.html

++++++++++

Dersimli Kemal: "YPG terör örgütü değil" buyurmuştu. Bu, "PKK terör örgütü değil" demektir.


Tıklayınız:
Kılıçdaroğlu: "YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum"
http://t24.com.tr/haber/kilicdaroglu-ypg-teror-orgutu-degil-vatanini-kurtarmak-icin-orgutlenmis-bir-olusum,274588


++++++++++

"ABD ile birlik olma, Türkiye ile savaşma" demek için Öcalan ile görüşme yapan Doğu Perinçek'e alçakça "Çiçek verdi" diye saldıranlar, CHP'nin PKK'ya verdiği bu açık destek karşısında üç maymunu oynadılar, oynamaya devam ediyorlar, ve devam edeceklerdir.
Türkiye, vicdansızlar cennetine dönüşmüştür.


++++++++++
Arşiv:




CHP Gençliği Kobani yolunda,

http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/07/chp-gencligi-kobani-yolunda.html

***

6 Ekim 2018 Cumartesi

Suriye’de Bölgesel ve Küresel Stratejik Hesaplaşma

Suriye’de Bölgesel ve Küresel Stratejik Hesaplaşma,


Suriye’de Bölgesel ve Küresel Stratejik Hesaplaşma
Ali SEMİN 
12 Haziran 2018

Orta Doğu bölgesinin tarihsel arka planına bakıldığında pek çok iç savaşa ve bölgesel-küresel güç mücadeleye sahne olduğu görülmektedir. 
Özellikle İkinci Dünya Savaşı’dan sonra 1948 yılında başlayan Filistin-İsrail veya Arap-İsrail savaşının ardından 1980-1988 Irak-İran savaşı, Irak’ın 1990 yılının 
Ağustos ayında Kuveyt’i işgali ve 11 Eylül hadisesiyle Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin önce Afganistan’ı işgal etmesi, Orta Doğu’nun güç dengelerini değiştirerek bölgemizde yeniden harita ve sınır tartışmalarına yol açmıştır. Bütün bu gelişmelere ilave olarak Orta Doğu’da Aralık 2010’da meydana gelen Arap ülkelerindeki halk gösterileri veya Arap uyanışının bölgede güç boşluğunu ve bölgesel-küresel rekabetlerin de dengesini değiştirmiştir. Arap ülkelerindeki halk gösterileri Tunus, Mısır, Libya ve Yemen’deki otoriter yönetimlerin değişmesine yol açarken, aynı zamanda Orta Doğu’da baş gösteren devlet dışı silahlı milis güçleri bölgesel istikrarsızlığı ve kaosu ortamına ciddi zemin hazırlamaktadır. Söz konusu kaos ortamının ve iç savaşın en tepesindeki ülke olan Suriye’de yaşanan olaylar, ülkeyi bölgesel istikrarsızlığın ve terör örgütlerinin alan bulmasında önemli bir konum haline getirmiştir.

Bu bağlamda Orta Doğu’da Arap uyanışının yol açtığı kaotik süreçte Suriye iç savaşı günümüz itibarıyla artık uluslararası çapta önemli bir güvenlik sorunudur. 
2011 yılının Mart ayından bu yana halk gösterileriyle başlayarak iç savaşa dönüşen Suriye krizinin çözümü konusunda gerek Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Arap Birliği gerek uluslararası örgütlerin ve küresel güçlerin girişimlerinde atılan adımların çoğundan herhangi bir somut sonuç alınmamıştır. Suriye krizinin iç savaşa evirilmesi bölgesel ve küresel güçlerin dış politikasında ki Orta Doğu stratejileri üzerinde ciddi kırılmalara ve dengesizliklere neden olduğu da ifade edilebilir.


Bu yazı STRATEJİST dergisinin Mayıs 2018 sayısında yayınlanmıştır.

http://www.bilgesam.org/incele/7815/-suriye-de-bolgesel-ve-kuresel-stratejik-hesaplasma/#.W6inqnszYdU


***