SURİYEDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SURİYEDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2018 Pazartesi

SURİYE’DE YENİ GELİŞMELER VAR

SURİYE’DE YENİ GELİŞMELER VAR 





ARMAĞAN KULOĞLU
09 Haziran 2018 

Türkiye kamuoyunun dikkatini seçim atmosferine verdiği bir safhada, daha önce 
gündemin başında olan Suriye konusunda, dış politika ve güvenliği ilgilendiren yeni birçok gelişme oluyor. 

Menbiç’de ortak kontrol arayışı 

Geçtiğimiz Pazartesi günü Türkiye ve ABD dışişleri bakanları bir araya gelmişlerdir. 
Bakanların, Menbiç’le ilgili izlenecek yol haritasını bir takvime bağlı olarak tespit etmek üzere görüşme yaptıkları ve bir ön mutabakat sağladıkları açıklanmıştır. 

Sağlanan mutabakatın esas itibariyle, YPG/PKK’nın Menbiç’ten çıkarılmasını, 
müteakiben Türkiye ve ABD unsurlarının ortak denetime başlamasını, daha sonra da yerel unsurlardan oluşacak bir yönetim kurulmasını kapsadığı ifade edilmektedir. 

Hatta bundan olumlu bir sonuç alınması halinde, böyle bir uygulamanın Kobani, Rakka ve Kamışlı gibi bölgelerde de gerçekleştirilmesi imkânlarının araştırılacağı da gündemdedir. 

PYD’nin Menbiç’ten çekilmesi yeterli olmuyor 

Ancak buradaki önemli konu, bölgeden çıkan PYD/PKK’nın ne olacağıdır. 
PYD/PKK’nın Sincar bölgesini terk edip yerine ABD unsurlarının yer alacağı da dikkate alındığında, bu kadar teröristin nereye gideceğidir. Buna Afrin’den kaçanları da eklediğinizde durum daha da çıkmaza girmektedir. 

PYD’nin Menbiç’ten çekilmesi halinde buradaki teröristlerin Fırat’ın doğusuna 
gitmesinin planlandığı söylenmektedir. Böyle bir uygulamadan sanki teröristlerin Fırat’ın batısında olduğunda tehdit olduğu, doğusuna geçtiğinde olmadığı gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. İşin garibi, PYD’nin Fırat’ın doğusunda olmasına Türkiye’den başka itirazı olan ülkenin de kalmadığıdır. 

ABD’nin PYD/YPG/PKK’ya olan desteği devam ettiğine ve SDG adı altındaki bu 
teröristleri desteklemekten vazgeçmeyeceği anlaşıldığına göre, Türkiye’nin bu 
konudaki güvenlik sorununun devam edeceği aşikârdır. 

Afrin güneyden de kuşatılıp PKK’lıların kaçması engellenseydi, yönetimin ilan ettiği gibi, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarının ivmesiyle hareket edilip Menbiç’e, Sincar’a, müteakiben de bunların arasındaki bölgeye de operasyonlar düzenlenerek teröristler imha edilseydi veya etkisizleştirilseydi bu çıkmazla karşılaşılamayabilirdi. 

Demek ki politik ve operasyonel yeni arayışlara ihtiyaç vardır. Esat’ın, 
YPG/PKK’nın esasını teşkil ettiği ABD destekli SDG’nin, işgal ettiği bölgelerden 
çekilmediği taktirde güç kullanacağına ilişkin yaptığı açıklamaya destek 
vermenin, çıkarlarımız açısından fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Konunun 
çözümünün burada olduğuna inanılmaktadır. 

ABD ve Rusya bazı konularda anlaştı 

PYD’nin Fırat’ın doğusunda kalması hususunda ABD ve Rusya’nın hem fikir olduğu, Rusya’nın PYD’nin barış sürecine girmesine bir itirazı olmayacağı anlaşılmaktadır. 

ABD ve Rusya’nın, İran ve İsrail’in Suriye’nin Lübnan sınırından çekilmesi yönünde mutabakat sağladığı, ABD’nin Tanf kasabasındaki üssünü kaldırmasında ve bu bölgelerin Suriye yönetimine devredilmesinde anlaştıkları ifade edilmektedir. 

İdlip konusunun da bir çıkmaza doğru gittiği ve bundan sonra Suriye gündeminde önemli bir yer tutacağı, Türkiye’nin bu duruma dikkat etmesi gerektiği değerlendirilmektedir. 

TSK’nın Irak kuzeyindeki operasyonu 

TSK’nin terör tehdidini bertaraf etmek üzere icra ettiği operasyon Kandil istikametinde başarıyla ilerlemektedir. Bugüne kadar Irak seçimleri ve Kudüs konusundan dolayı bu operasyon fazla göze batmamıştır. Ancak artık Irak yönetimi “Türkiye Irak’ın egemenliğine saygı duymalı” şeklindeki açıklamasıyla rahatsızlığını dile getirmeye başlamıştır. 

Egemen devlet güvenliği sağlamaktan sorumludur. O yapamıyorsa ve bundan 
Türkiye zarar görüyorsa bu operasyon meşru hale gelir. Bu nedenle açıklama fazla önem arz etmemektedir. 

Kandil istikametindeki operasyonun, önümüzdeki günlerde, daha fazla kuvvet 
tahsisiyle hızlandırılması düşünülebilir. Ancak geçen hafta da belirttiğim gibi, 
konunun istismar edilerek iç siyasette çıkar sağlamak amacıyla kullanılmasından 
şiddetle kaçınılmalıdır. 

Başarı Türk Milletinin ve onun bağrından çıkan TSK’nındır. 

***