KAYNAKLANAN ZORLUKLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KAYNAKLANAN ZORLUKLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2021 Perşembe

KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ VE ERDOĞAN'DAN KAYNAKLANAN ZORLUKLAR

KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ VE ERDOĞAN'DAN KAYNAKLANAN ZORLUKLAR

 

Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
17.07.2015 
Koalisyon hükümetinin kurulmaması durumunda, Türkiye yeni bir seçim sürecine girecektir. Seçim sürecine damga vuracak husus AKP/MHP çekişmesi olacaktır. 
MHP, 7 Haziran gecesi belirlediği "yeniden seçim" stratejisini istikrarlı bir şekilde savundu. MHP'nin AKP ile koalisyon hükümeti kuracağı olasılığını ortadan kaldırdı. Mevcut duruma göre AKP/HDP koalisyonu imkansız, AKP/CHP koalisyonu ise zayıf görünüyor. AKP'nin liderliğie devam eden CB Erdoğan'ın sürekli olarak seçimi kastederek "milleti" adres göstermesi, 2015 yılının son aylarına doğru "yeniden seçim" gündeme gelmiş durumdadır. 

Yapılacak seçimlerde sağ/sol bloklaşma anlamında AKP+MHP ile CHP+HDP oylarında HDP'de AKP'den gelebilecek oylar haricinde ciddi bir artış olmayacaktır. Hatta, HDP 7 Haziran'dan farklı olarak büyük şehirlerde yaşayan laik kesimlere yönelik olarak özgürlükçü laiklik konusunda söylem ve aday düzeyinde açılımlar içine girerse CHP'yi biraz daha gerileterek oyunu yüzde onbeşin üzerine çıkararak Mecliste MHP'den daha fazla sandalyeye sahip olabilir. 

7 Haziran seçimlerinde MHP'nin söylem ve aday belirlemedeki tavrı Türk/İslam sentezindeki İslam yönünün ağırlık kazanması şeklindeydi. Bir anlamda AKP nasıl ki, Türklük yönüne ağırlık verdiyse, MHP İslami yöne ağırlık vermeye başladı. Öyle görülüyor ki, seçimlere damga vuracak husus da AKP/MHP çekişmesi olacaktır. MHP'nin 7 Haziran'dan sonra Türk/İslam büyük davasından söz etmiş olması, MHP'ye daha fazla ideolojik malzeme sunuyor. MHP Genel Başkanının diğer partilerden fazla "Kadir Gecesini" sahiplenir yönündeki tavrı, İslamcılık yönüyle MHP'nin daha fazla ön plana çıkacağını gösteriyor. 

Neredeyse aradan bir yıl geçti. AKP, sahip olduğu kitlesel desteğe rağman, gerçek anlamda işleyen bir parti haline gelemedi. Erdoğan, genel başkanken parti olup olmadığı niteliği o kadar önemli değildi. Erdoğan'ın genel başkanlığında olduğu dönemde, AKP'nin kuruluşunda yer alanların etkili olduğu düşünülürse, o dönem itibarıyla AKP şimdiye göre daha fazla parti görüntüsünde idi. Kaldı ki, liderin parti üzerindeki ağırlığını anti demokratik olarak nitelemek mümkün değildir. Sorun, CB olmuş birinin AKP'nin genel başkanı ve yönetimi üzerinde vesayet kurmasıdır. Bunun devam etmesi veya başka bir biçime bürünmemesi halinde yapılacak seçimlerde AKP'nin daha fazla gerilemesiyle sonuçlanabilir. 

Gerek CHP ve MHP'nin gerekse HDP'nin AKP ile ilgili olarak koalisyon görüşmeleri ni yürütürken, AKP'deki bu siyasi gerçekliği kabul etmeleri gerekmektedir. Erdoğan'ın konumu sıradan bir CB'lığı değildir. 7 Haziran seçimlerini yönlendiren, aday belirlemesini doğrudan yapmış bulunan Erdoğan'ın oluşabilecek koalisyon hükümetini kendi başına bırakması mümkün değildir. Bunu aksini yapacak olan da Erdoğan'dan başkası değildir. Bu nedenle, Davutoğlu'nun koalisyon görüşmeleri öncesi, "Erdoğan'ı tartıştırmayız" tavrı kabul edilebilir bir tavır değildir. 
Bu anlamda, siyasi olarak MHP'nin tavrı politik gerçeklere daha uygundur. Koalisyona en yakın görünen CHP ve "yapıcı muhalefet edeceğini" söyleyen HDP'nin tavrı politik gerçeklere uygun değildir. Bu şekilde oluşacak AKP/CHP koalisyonunun uzun ömürlü olması mümkün olmadığı gibi yapılacak erken seçimlerde özellikle CHP'ye pahalıya mal olabilir. Bundan AKP'nin de karlı çıkmayacaktır. Bu da Türkiye'deki siyaseti çıkmaza sokacaktır. Erdoğan'ın bu gerçekleri görüp, kendi konumuna çekilmeli, çoğunluğu sağlamamış AKP'yi eskisi gibi yönetmeyeceği gerçeğini kabul etmelidir. Ancak bu şekilde Türkiye'de normalleşme yaşanabilir. Erdoğan'ın bayram namazı çıkışından sonra HDP'yi küçümser tarzda"Uzantı" olarak nitelemesi ve "Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum" şeklinde söylemine devam ediyor oluşunun üzerine söylenecek söz hala kalmış mı? HDP, Davutoğlu'nun söylediklerine değil, Erdoğan'ın söylediklerine bakmalıdır. Bir de Davutoğlu'nun yanında başka AKP'li yokmuş gibi sicili kırık Yalçın Akdoğan ve Efkan Ala ile HDP'yi ziyaret etmesi üzerinde de düşünülmelidir. HDP, gerçekleşecek AKP/CHP koalisyonundaki Erdoğan'ın derin rolünü görerek tavrını göstermelidir. 

Aksi durumda, çözüm süreci denilen süreç, kısır döngüye dönüşmekten başka bir hal almayacaktır. 

***