Günümüzden Görüntüler.,
Yekta Güngör ÖZDEN
2.5.2013
İçimiz burkularak izlediğimiz olumsuzluklar bitmek bilmiyor.
Siyasal kaynaklı kalkışmalar, girişimler, oluşumlar üzüntüleri artırıyor, kırgınlıkları büyütüyor. Yakınmalar ülke sınırını, insan gücünü aşıyor,
aldıran yok. Devleti yönetenler devletin adına, kimliğine, kuruluş felsefesine karşı. Günümüz Cumhurbaşkanı bile “Yeni Türkiye”den söz ediyor.
Açıkça inançla ve ekmekle oynayıp siyaset yapan iktidar, yenilenecek Anayasa önerileriyle diktaya yelken şişiriyor.
İlkokulu, ortaokulu, liseyi nasıl bitirdiğine şaşılan Dicle Üniversitesi öğrencisi Atatürk’ün resmini yırtıp pencereden atabiliyor.
Polisin alıp cebine koyduğu resmi atan aymaz ve sapkının bulunması ve cezalandırılması için ne yapıldığı bilinmiyor, açıklanmıyor.
Kendilerinden olmayanı düşman sayan iktidar anlayışı giderek yaygınlaşıyor. Sözde akıllı görevliler barış söylemiyle iktidarın terör karşısında diz çöküşünü olağan, hatta zorunlu gösterip başarı olarak tanıtma gezilerini sürdürüyor. Toplumsal muhalefetin zayıflığı; korku, sindirme ve susturma zorbalıkları, partilerin iç çekişmeleriyle kınama düzeyine geliyor.
İktidar, kendini iktidar yapan Anayasa’yı tanımayarak sivil darbe yapıp kendini kurucu güç saydırmaya çalışıyor. Bu amaçla terör örgütü başıyla görüşmelere, mektuplaşma yöntemine olanak sağlamaya katlanıyor. Cezaevlerinde hastalık ve ölümle baş başa bırakma acımasızlığı birbirine ekleniyor.
Gidişat, İslam Cumhuriyeti
Kutlu Doğum Haftası adıyla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı arkaya atılıyor, unutturuluyor. Egemenliği tek elde toplama tutkusu engel tanımıyor. Demokrasi yozlaştırılıyor. Seçim yasaları ve Siyasal Partiler Yasası olduğu gibi duruyor, değişmiyor. Savunma hakkı tanınmıyor, keyfi sınırlamalarla geçersiz kılınıyor. Yargı siyasallaşıyor, öç alma duygusuyla Anayasa değişikliğe soyunuluyor. Atatürk Cumhuriyeti, Apo’nun önerileri doğrultusunda İslam Cumhuriyeti’ne çevrilecek. PKK ve BDP’nin sonra neler isteyeceğini kestirmek güç değil. Silahla sonuç aldığını ve amacına ulaşacağını sanan terör örgütü nice dayatmalarla sahnede olmayı sürdürecek. Yakıcı, yıkıcı, bölücü, sömürücü ve yiyici birlikteliği Türkiye mizi Türkiye olmaktan çıkaracak.
Atatürkçüler kaldıkça bu sonucu almaları olanaksız. Oyunları ve çabaları pahalıya mal olur. Türkiye’yi bölemezler, ulusu parçalayamazlar; Türk, Türk Ulusu, Atatürk adını silemezler, unutturamazlar. Bilinçli, inançlı ve yurtsever her Türk’ün yüreği ve beyni Atatürk ve ilkeleriyle doludur.
Bu ateşi asla söndüremez ler. Günümüz Başbakanının kendine özgü başkanlık sistemi için gözden çıkardığı izlenen değerler, verdiği ödünler, vereceği kimi haklar ve olanaklarla yaptıracağını sandığı Anayasa bu ülkede gerçekleşemez ve bağlılık sağlayamaz. Atatürk’süz ve Türk’süz Türkiye, bu öğelerden yoksun cumhuriyet olamaz.
Geçiştirme
Yurt içindeki PKK’lıların yurt dışına çıkması bir oyun sayılacak geçiştirmedir. Sayıları, olaylara karışıp karışmadıkları, silahlarını alıp gittikleri ya da nereye bırakıp sakladıkları, geri dönüş olasılıkları, Kandil, Suriye ve İran sınırındakiler ile Avrupa’daki azgınların ne olacağı, onlara Batı’nın verdiği destekle silah, para ve uyuşturucu yollarının nasıl kesileceği, BDP’lilerin istem ve dayatmalarının sürüp sürmeyeceği nasıl güvence altınaalınabilir? Kanımızca sorunların hepsi ortadadır. ABD’nin, iktidarın geleceği için PKK’lılara baskısı seçimle bağlantılıdır.
İnanmak güçtür.
Olumsuzluk olasılıkları büyüktür.
https://gozlemgazetesi.com/HaberDetay/251/11132/gunumuzden-goruntuler.html
***