Devlete mi Sızmış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Devlete mi Sızmış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Allah Allah Devlete mi Sızmış Hizbullah?



Allah Allah Devlete mi Sızmış Hizbullah?


GİZLİ YÜZLER VE SİYASET



    Birtakım olayları yok saymak ama sonra yok sayamayacağını fark edince de o olayları saptırarak; farklı kılıflara sokmak 'Türkiye medyası'nın en önemli karakteristik özelliği haline geldi. Özellikle de 28 Şubat sürecinin dillere destan 'Lâik Türkiye cumhuriyetinin milli birlik ve beraberliği" şiarının etkisiyle olsa gerek, medya, Hizbullah adlı terör örgütünün faaliyetlerinin ortaya çıkması esnasında yine kılıf yaratma işlemini devreye soktu.

Marjinal dinci bir terör örgütü olan Hizbullah'ın 'kutsal' devletin içine sızmış olması bilgisini sanki ilk kez ediniyormuşçasına ne yapacağını şaşıran medya ve onun hükümeti -ki MC-I ve MC-II hükümetlerinden sonra bu da MC Donald's hükümetidir- sonunda bu tespiti kabul etmek zorunda kaldı, ama nasıl? Bütün o jiks yarı bulvar gazetelerini geçtim, pek 'ciddi ve düzeyli' Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir habere dikkatinizi çekmek isterim. Bakın ne diyor haber:

" REFAHYOL'un Başbakanı Necmettin Erbakan'ın İftar yemeğine giden tarikat liderleri büyük tepkiye yol açmıştı. Başbakanlık konutuna sakallı ve cüppeli tarikatçıların gelmeleri 28 Şubat'a giden sürecin hızlanmasına neden olmuştu. O günlerde 'halkın gerçek temsilcileri' olarak savunulan bu kişilerin arkasında duranlar bugün yine gerçeği görmezden gelmeye çalışıyorlar. Hizbullah operasyonu ve bazı tarikat liderlerinin gizli niyetleri ortaya çıktıkça Türkiye'nin nasıl bir uçurumun eşiğinden döndüğü daha iyi anlaşılıyor. "




Habere göre kısaca Hizbullah devletin içine Refahyol döneminden sızdı ve 28 Şubat'sa bu sızıntının önünü kesti. Refahyol gibi bir hükümeti savunacak değiliz ama Cumhuriyet gazetesinin bu resmi gazete tadındaki tavrını mazur görmek de mümkün değil. Zira bu gazeteye yıllarını veren rahmetli Uğur Mumcu'nun bütün o çetelerin üzerine giderek ortaya çıkardığı bu sızıntı gerçeğinin miladını Refahyol dönemi olarak belirlemek; bütün o Susurluk'ları, JİTEM'leri yok saymak anlamına gelir. Tabii tam da bu haberin yanında "Mumcu'yu Anıyoruz" diye bir haberin yer alması ayrı bir ironik hadise. Susurluk'u göz ardı ederek Mumcu'yu anmak! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Neticede bütün bu tavırlar Susurluk'un gücünü hala koruduğunun kanıtı olmuş oluyorlar. Çünkü PKK'yı çökertmek için devlet içindeki devlet tarafından taşeron olarak korunan ve kullanılan Hizbullah'ın, tam da PKK'nın etkisini yitirdiği bir dönemde çökertilmesi; belli ki o çetenin artık Hizbullah'a ihtiyaç duymadığını ve ipini çektiğini kanıtlıyor. Bay Hasan Cemal'in "entelektüel züppelik" tabiri aslında onun sandığının aksine bu stratejiye oyuncak olan kendisi ve kendisi gibileri kapsamaktadır. Bay Yalçın Doğan'ın "Hizbullah vahşeti kanıtlıyor: Laiklik İslamcılar için de vazgeçilmez bir koşul." Şeklindeki vecizesi ise aynı stratejiyle hedeflenen siyasi tektipçilik ve kontrol altındalık formülünün bir parçası sadece. Öyle ya, sadace dinciler mi terörist oluyor? Ya da İslâmcılar laik olsaydı nasıl İslâmcı olurlardı ki?

Hizbullah vak'asını Yeni Şafak gazetesi "II.Susurluk", Evrensel'se "Susurluk gibi..." diye adlandırmış. 

Oysaki bu olay, Susurluk'un ne yeni bir versiyonu ne de "gibi" edatıyla kullanılacak kadar hafifi. Bu olay Ali Bayramoğlu'nun belirttiği gibi aslında Susurluk'un en önemli çünkü en az deşilmiş yanıdır. Medyanın kılıf bulan tavrı devam ettikçe biliniz ki Hizbullah konusu yeterince derinlemesine incelenmemiş ve Susurluk'un kudreti kırılmamış demektir.



...Bu yazıya sizden gelen yorumlar...


http://www.angelfire.com/ab/politika/allahallahhizbullah.html


   _ Devletten beslenen basına söyleyecek sözümüz kalmadı da Cumhuriyet’e ne oluyor? Sevgili Efendisiz bunu sorguluyor aslında “Allah Allah devlete mi sızmış Hizbullah ?”başlıklı yazısında. Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticileri hep çizgilerinin değişmediğini iddia ederler, oysaki değişkenlikte diğerlerinden hiçbir farkları yoktur: Bir dönem Hitler’e çanak tutmuş, bir zaman halkın iflahını kesen baskıcı asker/sivil bürokrat İsmet Paşa yönetimine yağcılık yapmış, daha sonra askere dayalı solculuğa soyunmuş,seksen darbesinde yediği tokatla karşı cepheye geçmiş ve bir süreden beri de yine askere dayalı Laik Cumhuriyetçilik oynamaya başlamıştır. İşte ben bu basından bıktığım için uzunca bir süreden beri gazete okumuyorum;onun yerine internet sitelerindeki aklı başındaki amatör yazarları okuyorum,Efendisiz,Olvido,Ayşegül Engin gibi...Benim gibi yerli basından yılgın olanlara da öneririm. Hiç değilse başınız dönmez,sinir hastası olmazsınız,yine de karar sizin...Dileyenler çıldırma özgürlüğünü de sonuna kadar kullanabilr,engel olan yok! 


http://www.angelfire.com/ab/politika/allahallahhizbullah.html


..