Tunus seçim sonuçlarının yansımaları ve Türkiye
Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
DÜNYA
01.11.2014 09:35:25
Tunus seçim sonuçları, yansımaları , Türkiye, Feyzi Çelik, ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ, KÜRDİSTAN, DÜNYA,Kuzey Afrika, Libya, Cezayir,
Tunus, Kuzey Afrika'da Libya ile Cezayir arasına sıkışmış küçük bir devlet. Aslında Tunus, Cezayir'in bir parçası. 20.Yüzyılda, Cezayir Fransa'ya karşı bağımsızlığını kazanırken, Tunus'un Fransa ile ilişkileri Cezayir'e göre daha iyiydi. Tunus, laik iktidarlar/diktatörler yönünden Batı ile hiçbir sorun yaşamıyordu. Ta ki Arap Baharının start aldığı 2010 yılına kadar.
Tunus'ta ayaklanmanın en önemli sonucu cumhurbaşkanı Zeynel Bin Ali'nin Suudi Arabistan'a kaçmış olmasıdır. Bin Ali, ülkeyi terk ettikten sonra yapılan seçimleri Müslüman Kardeşlerden oluşan lideri Gannuşi olan Nahda Partisi kazanmasına rağmen siyasi istikrar sağlanamadı. Bazı muhaliflere suikast yapılması ayaklamanın seyrini değiştirerek Müslüman Kardeşler karşıtı bir doğrultuya girdi. Mısır'da askeri darbe ile Mursi'ye yapılanın bir benzeri Gannuşi'ye karşı seçimler yoluyla yapıldı. Yapılan seçimlerde Nahda yenilirken, çoğunluğu sağlamasa da laik bir parti seçimleri kazandı. Böylece Arap Baharının başladığı yerde yeniden eskiye dönülmüş oldu. Suudi Arabistan'a kaçmak zorunda kalan Bin Ali'nin halefleri yeniden iktidara gelme şansını yakaladı. Kimisi bundan hareketle Türkiye'de de AKP'ye karşı güçlü laik bir siyasi yönelimin çıkacağını söylüyor ise de bu gerçekçi değildir. Bu olsaydı 2014'te yapılan iki seçimde ortaya çıkacaktı. Kaldı ki, Tunus'ta yaşananların "laik bahar" olup olmadığı da belirsizdir. Toplumsal olarak Batıcı yaşamı tercih edenlerin yoğun yaşadığı Tunus'ta, Batı'nın ekonomik desteği böyle bir sonucun alınmasına neden olabilir. Batı'nın en büyük korkusu, Kuzey Afrika'da başlayan İsyanın Cezayir ve Fas gibi ülkelere sıçramasıdır. Henüz Arap Baharı diye bir durum ortada yokken, seçimlerle başa gelen İslami Partiye karşı yapılan silahlı bastırma hareketinin yapıldığı ülke de Cezayir'dir. Cezayir'in Orta Afrika'nın Akdeniz'e geçiş noktası olduğu düşünülürse Batı'nın Cezayir'e özel önem vermesinin ne anlama geldiğini kavrayabiliyoruz.
Tunus'ta bunlar olurken, Libya'da siyasi kargaşa devam ediyor. Ülkede büyük bir iç savaş yaşanmaktadır. Kaddafi'nin öldürülmesi ile birlikte, özel ve yabancı güçlerden oluşan Libya Ordusunun dağılmasından sonra güvenliği sağlayacak merkezi bir savunma gücünden yoksunluk, alanı radikal islamcılara ve aşiretlere bırakmış durumdadır. Petrol bakımından zengin olan Libya'da bulunan her bir yabancı güç kendisine bağlı grupları silahlandırmakta tereddüt etmemektedir. Mısır'da darbe ile, Tunus'ta seçimlerle yapılanın benzerinin Libya'da olması mümkün değildir. Libya'nın bu durumda oluşu yanıbaşında bulunan Tunus'u da rahat bırakmayacaktır. Libya'da siyasal istikrarsızlığın sağlanması, radikal islami grupların etkinliğinin azalmasına bağlıdır. Bu da Libya'da Afganistan benzeri, BM ve NATO'yu merkeze alan bir yapının kurulması ile mümkün olabilir. ABD ve Batı şu anda tüm dikkatini Irak ve Suriye'ye vermiş durumdadır. Irak'ın Sünni Bölgesinde etkinlik kuran IŞİD'in Suriye'de de etkili olmaya başlaması, daha önceden temel tehlike olan Esad'ı temel tehlike olarak görmekten vazgeçmiştir. Buna en çok karşı çıkan da Türkiye'dir. Türkiye, Esad'ı temel tehlike olarak görürken, Batı ile çelişkiler yaşamaktadır. Ancak Türkiye'nin NATO anlaşmasının tarafı oluşu, bu konuda daha ileri gitmesine engeldir. Bu nedenle, diğer ülkelerde Müslüman Kardeşlerin başına gelenlerin AKP'nin başına geleceğini söylemek doğru değildir. AKP-Batı/Küresel Kapitalizme göbekten bağlılık derecesi Arap Baharı yaşanan ülkelerle benzersiz bir durumdadır. Batı'nın Türkiye eleştirisi, Türkiye'nin bölgesel rol oynamasına yöneliktir. Ortadoğu'nun reel politiğinde bölgesel güç olunamayacağını, yaşanan gelişmeleri Türkiye acı bir şekilde öğrenmiştir. Bu acıyı kendi içinde yaşayabileceğinin örnekleri ortada iken Türkiye Batı ile ilişkilerini fabrika ayarlarına geri döndürmek durumundadır. Bunun çokça işaretleri vardır. AKP, kendi islami anlayışını uygulamaya devam ederken, Türkiye'de laik baharı bekleyenler daha fazla hüsrana uğrayacaktır. Batı'nın işine gelen de bu olacaktır.
***