Gönüllüler bir Adım öne,
Gönüllüler bir Adım öne,
Dr. Doğu Perinçek.,
Düşman hançerine sap olan yargıçlar. Hukuk cübbede değildir. Amerikan Ordusunun silahsız birlikleri. BOP’un yargısı, yürütmesi, yasaması ve tören kıtası. Karşıdevrimi görmek ya da görmemek.
Müjde: Darbeciler temizlendi! Yeni millet fırtınası geliyor. Sandığa damgayı kim vuracak?
Kapalı kapılar ve çözüm kapısı.
Olayın Esasını Mustafa Kemal’in komutanları Türk milletine bildirdiler:
Hançerin sapından tutanlar
Korg. Yalçın şöyle devam etti: “Mahkeme olarak bilerek ya da bilmeyerek hançerin ucundan tutuyorsunuz.” Bilmeyecek bir şey yoktu ve yoktur.
Devrimci Türk subayları, başta Org. Çetin Doğan, komutan sorumluluğunu üstlendiler. “Attığımız her imzanın, yaptığımız her işin arkasındayız” dediler. Komutan kimdir sorusunun cevabı budur.
Hava Org. Bilgin Balanlı, Cumhuriyeti yıkanlara “savaş ilan” etti. Bir askerin düşman harekâtına verebileceği tek cevap buydu.
Hukuk Cübbede değildir.
Balyoz kararı, basit bir “yargı cinayeti” değildir. Gerçek hukukçunun sözünü Doç. Dr. Ümit Kocasakal’dan dinleyiniz:
“Bu davayı, hukukla anlayamaz ve açıklayamazsınız! Cübbe giymiş kimseler verdi diye, o hüküm yargı hükmü olmaz.”
(Ulusal Kanal, Nurzen Amuran’ın Dosya Programı, 9 Ekim 2013)
Balyoz Davası üzerine hukuk adına yapılan tartışmalar, olayın esasını perdeleyen gevezeliklerdir.
Amerikan ordusunun silahsız birlikleri
Olayın Esası şudur:
Özel yetkili mahkemeler, Amerikan silahsız birliklerinde görev yapmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanlarını esir etmişlerdir.
Yargı adına yapılan iş, ABD’nin Türk Ordusuna kendi ülkesinde yaptığı harekâtta planlanan rolü yerine getirmek olmuştur.
Yargıya da Operasyon!
Operasyon, yalnız Orduya değil yargıya da yapılmıştır.
Olaya tepelerden bakarsanız, Cumhuriyetin organlarının ve temel kurumlarının yıkıldığını görürsünüz.
ABD’nin başında olduğu harekâtta, önce NATO standartlı komutanlar teslim alınmış ve Cumhuriyet silahsızlandırılmış, arkasından yargı kalesi düşürülmüştür. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’daki Cumhuriyet de temizlenmiştir.
Özel yetkili yargıç, Türkiye’yi bölme, Türk milletini silme, çağdaş toplumu dağıtma harekâtının aleti yapılmıştı.
BOP’un yürütme ve yasaması Yürütme, BOP Eşbaşkanlığına dönüştürülmüştür ve “2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma” ile Washington’a bağlanmıştır.
Yasama organı ise, BOP Eşbaşkanının denetimindedir. El kaldırıp el indirmektedir.
Cumhuriyet yıkıcılarının tören kıtası
Devletin cebir kuvveti olan TSK’nın başındaki heyet, Atatürk Devrimini yıkan iktidar sahipleri önünde 10 yıldan beri hazırol duruşundadır. Org. Işık Koşaner, bu duruştan rahatsız olarak istifa etmiştir. Cumhuriyeti ve vatanı savunmayana hiç kimse asker demez. Cumhuriyet yıkıcılarına topuk selamı verenler, ancak tören kıtası olurlar.
Bu tablonun tamamı, bir karşıdevrim manzarasıdır.
Karşıdevrimi görmek ya da görmemek
Yılmaz Özdil, önceki gün karşıdevrim manzarasını şöyle mühürledi: “Türkiye artık ‘din devleti’dir.” (Hürriyet, 9 Ekim 2013).
“Din devleti”ni kuran Recep Tayyip Erdoğan, nasıl Yılmaz Özdil kardeşimizin “başbakanı” oluyor? Bu, ayrı bir yazının konusudur.
Yılmaz Özdil’i o Amerikancı din devletinden kurtaracak büyük savaşın Suriye Cephesinin başındaki kahraman Beşar Esad’a dil uzatmak, ne yaman çelişkidir. Bu da, yine o yazının gündemindedir.
Karşıdevrimin gerçekleştiğini saptamak, hayati önemdedir. Çünkü saptamazsanız, CHP ve MHP gibi Amerikan tertibine koltuk değneği olursunuz.
“Darbeciler temizlensin” teranesiyle Türk Ordusunun teslim alınmasına yardımcı olmuşlardır.
Müjde: “Darbeciler temizlendi”
Dikkat buyurunuz: Karşıdevrimin nakaratı “Darbeciler temizlensin” dizesidir.
Ve temizlenmiştir.
Şimdi görülmektedir ki, temizlenen Türk Ordusudur, Atatürk Cumhuriyetidir ve Türkiye halkının millet olma bilincidir.
Ve MHP ile CHP göreve devam ediyor. Devlet Bahçeli, Yargıtay’ı “Suçlular ile suçsuzları dikkatli ayırmadı” diye eleştiriyor. CHP sözcüsü Haluk Koç, aynı Bahçeli gibi, “Toptancı hüküm verildi” diye yakınıyor.
Geri kalanı lafügüzaftır. Cumhuriyeti yıkan düşman harekâtına desteğin her aşamada şifreleri vardır.
BOP Eşbaşkanlığının yürütme ve yasama organlarının ve muhalefet görevlilerinin verdikleri bu resim karşısında, hâlâ “Cumhuriyetimize hiçbir şey olmadı, dimdik ayakta” gibi safiyane görüşler, artık gözden geçirilmelidir.
Mevcut rejime biatı böyle perdelerseniz, bütün çözümleriniz karşıdevrimin içindedir. İktidar olamazsınız. Eskaza Washington’dan ferman gelse, BOP Eşbaşkanlığını yeniden üretirsiniz!
Millet fırtınası geliyor
Karşıdevrim bir gerçekse, tek çözüm devrimdir. Karşıdevrimin kurumları, kiri pası ancak devrimle temizlenir.
Ve devrim süreci başlamıştır.
Uğultuları duymuyor musunuz, millet fırtınası geliyor.
19 Mayıs 2012’den bu yana barikatları yıka yıka ilerleyen halk hareketi, 2013 yılı Haziranında bir halk ayaklanmasına dönüşmüştür.
Asıl büyük halk fırtınası önümüzdedir. Karşıdevrim erkânının ayakları titremektedir. Millet, onları tepeleyecektir.
Halk hareketi, ağaç çiçek için veya merdiven boyamak için değildir; Milli Hükümeti kurmak içindir.
Millet sandığa da damgasını vracak!
Bu halk hareketi, göreceksiniz önümüzdeki süreçte Türkiye’nin siyasal dengelerini temelden değiştirecek ve sandığa da damgasını vuracaktır.
Bu süreç, Milli Hükümete gidiyor. Milleti silmeye kalkanlar, milletin sillesini tanıyacaklardır.
Kapalı kapılar ve çözüm kapısı Ve bu sürecin öncü partisi de, İşçi Partisi’dir.
O nedenle Balyoz kararından sonra Genelkurmay’ın önüne yürüyen komutan aileleri, yanlış yere yürüdüler. Yanlış kapıları çalmaya devam ediyorlar.
Sıhhiye’de İşçi Partisi binasına yürümeliydiler. Çıkış kapısı, çözüm kapısı oradadır.
Son rütbe
İşçi Partisi Genel Sekreteri Serhan Bolluk, karardan sonra onlara “Partiye üye olun” çağrısı yaptı ve orda sizi bekliyor.
NATO’daki rütbeleri sökülen onurlu komutanın rütbesi, Mustafa Kemal’in askeri olmaktır. Ve bu rütbenin devrim kütüğü de İşçi Partisi’dir.
Seferberlik kayıtları başlamıştır.
Gönüllüler bir adım öne!
Balyoz kararına verilecek tek cevap, işte o bir adıma cesaret etmektedir.
Bunun dışında bütün cevaplar, ağlamak kapsamındadır.
CUMHURİYET YİĞİDİ SINIF ARKADAŞIM SEVGİLİ TANSEL ÇÖLAŞAN’A
Tansel, Sen Büyülüsün!
Bırak trafik kazasını, sana Cumhuriyet düşmanlarının hiçbir oku değemez ve hiçbir hain hançeri saplanamaz. Dimdik duruşun güzelliğine çok yakışıyor.
Hepimiz seninleyiz.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder