Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türkiye Ziyaretinin Ardından Türkiye - Suriye İlişkileri
Selen Tonkuş,
ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
05 MAYIS 2010
Geçtiğimiz haftasonu Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İstanbul'a iki günlük bir çalışma ziyaretinde bulundu. Devlet Başkanı Esad’ın ziyareti, Suriye’nin Hizbullah'a Scud füzelerini vermekle suçlandığı ve ABD'nin yaptırımları bir yıl daha uzattığı bir döneme rastlaması nedeniyle bölge ve dünya ülkeleri ile basınının da oldukça ilgisi çekti.
Ziyaretin böyle bir döneme rastlaması, ayrıca, iki ülkenin 12 yıl öncesinde savaşın eşiğinden döndüğü hatırlandığında Türkiye ve Suriye ilişkilerinin geldiği nokta ve bu noktanın anlamı ile öneminin anlaşılması açısından da önemli mesajlar içermektedir. Bu nedenle genelde konjunktürel şartların sağladığı geçici bir yakınlaşma olarak bakılan Ankara-Şam ilişkilerini doğru okumak için, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın son ziyaretine, Suriye ve dünya basınındaki yankılarını iki lider tarafından kullanılan söylem ve verilen mesajlar çerçevesinden inceleyerek bakmak faydalı olabilir. Ancak bunun öncesinde görüşmelerde ele alınan konulara kısaca değinmek gereklidir.
Ziyaretin ilk günü olan 8 Mayıs 2010 cumartesi günü, Abdullah Gül ile Beşar Esad, Çırağan Sarayı'nda ilk olarak eşleri Hayrünnisa Gül ve Esma Esad'ın katılımıyla bir araya geldi. Daha sonra devlet bakanları ve başbakan yardımcıları Hayati Yazıcı ve Bülent Arınç ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Suriye Dışişleri Bakanı Velid El Muallim'in de katıldığı görüşmeye geçildi.
Gül ile Esad’ın Çırağan Sarayı'nda birebir görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuların da büyük önem atfedilerek görüşüldüğü bildirildi. Bakanların katılımı ile gerçekleştirilen görüşmede; "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanlığı ile Suriye Cumhuriyeti Enformasyon Bakanlığı arasında basın ve yayın alanında işbirliği anlaşması ve "Hükümetler arası Nusaybin ve Kamışlı kara hudut kapılarının ortak kullanımına dair anlaşma" imzalandı.
İki Ülkenin Bölgesel Meselelere Bakışı
Her iki lider de bölgedeki çatışmaların aciliyetle sona ermesi ve bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesine ilişkin kararlılıkları belirtti. Türkiye’nin barış sürecine çok önem verdiğini belirten Gül, iki sene önce İsrail ve Suriye arasındaki Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında oldukça yol kat edilen fakat İsrail’in Gazze saldırısı nedeniyle sonuçsuz kalan girişimi hatırlatırken, bölgenin bundan sonra yeni bir savaşı kaldıramayacağını ve bunun için de her ülkenin politikalarını bu gerçeğe göre tespit etmesi ve dikkatli davranması gerektiğine değindi. Gül, Suriye ile İsrail arasındaki, İsrail ile Lübnan arasındaki ve Filistin ile İsrail arasındaki bütün problemlerin barış ve diyalogla çözümü için Türkiye’nin olumlu bir rol oynamaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi. (1)
Esad ise İsrail'in barışı istemediğini belirterek, İsrail’in bu yüzden Türkiye’nin arabuluculuğuna sıcak bakmadığını söyledi. İsrail’in Türkiye’nin çabalarına Gazze'ye saldırı ile cevap verdiğini söyleyen Esad ayrıca Türkiye’nin arabuluculuğuna bağlı olduklarını da vurguladı. (1)
İki lider de İran nükleer meselesinin barışçı yollarla, diplomasi yoluyla halledilmesinden yana olduklarını belirttiler. Bunun ötesinde Gül, İran ile Suriye’nin çok yakın ilişkiler içinde olduğunu belirtirken Türkiye’nin de iyi bir komşusu olduğunu söyledi. (1)
Gül ve Esad, her iki ülkenin de komşusu olan Irak'taki istikrarın önemine de vurgu yaptılar ve Irak'ta bir an önce Irak halkının görüşleri doğrultusunda hükümetin kurulmasının hem Irak'a hem de bölgeye çok hizmetinin olacağı kanaatinde olduklarını belirttiler. Ayrıca Gül ve Esad iki ülkenin bu doğrultuda Irak'a yapıcı katkılarda bulunmaya devam edeceği konusunda anlaştığını belirttiler. (1)
Ziyaretin ikinci gününde, 9 Mayıs 2010 Pazar günü ise Cumhurbaşkanı Esad, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife Al Tani ile üçlü bir görüşmede bir araya geldiler. Sonrasında Erdoğan ve Esad’ın birebir gerçekleştirdikleri görüşmelerinde ikili ilişkilerin iki ülke ve bölge ülkeleri ile halklarına pozitif yansımalarının yanı sıra Türkiye’nin arabuluculuk rolü, İsrail’in barışa ilişkin ve Gazze’ye yönelik tutumu ve Irak’ın istikrarı gibi bölgesel konuları değerlendirdikleri bildirildi.
Ziyaretin Basındaki Yansımaları
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA ziyareti detaylı olarak ele alırken, Türkiye ve Suriye ilişkilerinin sağlam temellere dayalı olarak her alanda geliştiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül’ün Ortadoğu barışı ile ilgili ve özellikle bölgenin bir savaşı daha kaldıramayacağı için herkesin ayağını denk alması gerektiğine ilişkin sözlerine, İsrail’in kast edildiğini vurgulayarak dikkat çekti. (2)
SANA Esad’ın İsrail’in barış istemediğine ve Türkiye’nin arabuluculuğunda ısrarlı olduklarına ilişkin sözlerine vurgu yaparken, Gazze’deki abluka konusunda Türkiye’nin olumlu çabalarına duydukları minnete ilişkin sözlerinin de altını çizdi. (2)
SANA ayrıca Bülent Arınç ile yaptığı röportajda Arınç’ın imzalanan basın anlaşmasıyla ilgili bu anlaşmanın iki ülkenin basın kuruluşları arasındaki ilişkide dönüm noktası olacağına ilişkin sözlerine yer verdi. Ayrıca Arınç’ın medyanın hem Türkiye ve Suriye arasındaki siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkileri hem de Türkiye-Suriye ve İran arasındaki yakınlaşmayı ve işbirliğini sağlamlaştırma ve kuvvetlendirmede oynayacağı büyük role ilişkin sözlerine de vurgu yapıldı. (2)
Dün gerçekleşen Erdoğan-Esad ikili görüşmesine ilişkin olarak ise SANA iki liderin ülkelerinin ilişkilerinin bölge için hem karşılıklı çıkar hem iyi niyet ve güven üzerine inşa edildiği için model oluşturduğu yönündeki ifadelerinin altını çizdi. (3)
Sonuç olarak Suriye'nin resmi haber ajansı SANA, Esad’ın ziyaretini sağlam temeller üzerine kurulan, halkların rızasına dayanan ve kalıcılığı tartışmasız olarak gelişen Türkiye-Suriye ilişkilerinin ileri bir aşaması olarak yansıttı.
İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz ise, Suriye Cumhurbaşkanı’nın İstanbul ziyaretine ilişkin haberinde, Esad’ın İsrail ile gelecekte olası barış görüşmeleri için Türkiye’nin arabuluculuk yapmasında kararlı olduklarına ilişkin sözlerine yer verdi. Ayrıca Esad’ın “İsrail Türkiye’nin arabuluculuğunu istemiyor çünkü başarılı bir arabuluculuğun kendisinin istemediği gerçek bir barış ile sonlanacağını biliyor” sözleri de haberde yer aldı. (4) Diğer önemli basın kuruluşu olan The Jerusalem Post da benzer noktalara dikkat çekerken ayrıca Türkiye’nin İran ile yakınlaşmasına ve Türkiye-Suriye-İran olmak üzere bölgede üçlü bir işbirliğine açık açık gidilmesine dikkat çekti. (5)
Bölgede ve dünyada birçok haber ajansı tarafından da kullanılan Agence Fransa Presse’nin (AFP) haberinde Türkiye’nin son yıllarda geçtiğimiz on yılda yakın müttefiki olan fakat şimdilerde ilişkilerinin bozulduğu İsrail’e karşı kızgınlığından dolayı Suriye ile yakınlaştığı belirtildi. Ayrıca haberde Esad’ın ziyaretinin İsrail’in Suriye’nin Hizbullah’a Scud füzeleri sağladığına ilişkin ve Suriye tarafından reddedilen iddiaların gündemde olduğu döneme rastlamasına dikkat çekilerek, böyle hassas bir dönemde Türkiye’nin izolasyon altında olan Suriye’ye kucak açmasının anlamına işaret edildi. (6)
Sonuç
Cumhurbaşkanı Esad’ın eşi ile birlikte gerçekleştirdiği iki günlük İstanbul ziyareti, Türkiye-Suriye ilişkilerinin durumunu anlamak için önemli ipuçları taşımaktadır. Liderler tarafından yapılan resmi açıklamalar ve imzalanan anlaşmalar ilişkilerin geçen sene isimlendirildiği üzere Yüksek Düzeyli ve Stratejik İşbirliği olduğunu ve bu yolda ilerleme kaydettiğini açıkça göstermektedir. Bunun dışında yani görünenin ötesinde, yazının başında da belirtildiği üzere, ilişkilerin durumu ile ilgili gerçek bir kanaate varmak için ziyaret sırasında kullanılan söylemler ve mesajlar iyi irdelenmeli ve ziyaretin basına yansımaları da değerlendirilmelidir.
Bu çerçevede Esad’ın “Biz artık kendimizi bir ülkeden diğer ülkeye geçmiş gibi hissetmiyoruz. İki ülkedeki halk düzeyindeki duyguların bir yansımasıdır bu duygular. Bu, iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve benzeri her alandaki ilişkilerin ne kadar geliştiğini ve köklü ilişkiler oluştuğunu göstermektedir. Bu aramızdaki tarihi ilişkilerin bir yansımasıdır.'' şeklindeki sözleri ve Gül’ün de iki ülke arasındaki tarihi, kültürel ve insani bağlara, bunun yanında da ortak çıkarlar ile halkların yararına ortak projelerin varlığına ilişkin sözleri Esad ve Gül’ün ilişkilerin dinamiğinin yalnızca devlet çıkarı olmadığı, buna ek olarak sağlam temeller üzerine kurulduğu ve halkların rızasına dayandığı konusundaki fikir birliğini yansıtmaktadır. Liderler tarafından kullanılan ve sıklıkla tekrarlanan bu söylemler ise şüphesiz ki gelinen aşamanın dinamiklerine, mevcut durumuna ve gidişatına ilişkin bu ortak fikrin gerek Türkiye ve Suriye halklarına gerek bölge ülkelerine bu şekilde benimsetilmesi ve ilişkilerin her iki tarafın da yararına olacak şekilde geliştirilmesi amacını taşımaktadır. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA da ziyarette gerçekleştirilen görüşmelerden bu yönde mesaj veren söylemleri vurgulayarak bu savı doğrulamaktadır.
İsrail basını ise görüşmelerin İsrail’i ilgilendiren konularına dikkatle yer vermiş, yani barış görüşmeleri ve İran ile yakınlaşmaya vurgu yapmıştır. Bu da İsrail tarafından İsrail’de hâkim görüş olan; İsrail ile Türkiye’nin önceki on yılda ortak düşman saydığı Suriye ile Türkiye ilişkilerinin, artık kendisinin aleyhine ya da pahasına gelişmekte olduğu görüşünü yansıtmaktadır. Şüphesiz ki görüşmelerde İran’ın da müttefik ya da işbirliği içinde olunan iyi komşu olarak nitelendirilmesi İsrail tarafından Türkiye’nin bölgede İsrail karşıtı gruba yakınlaştığı hatta dâhil olduğu yönündeki düşünceleri göz önüne sermektedir. Benzer şekilde yabancı basın da Ankara-Şam yakınlaşmasının altında yatan faktörün ortak düşman olarak görülen İsrail olduğunu yansıtmaktadır. Esad’ın ziyaretine ilişkin olarak da ziyaretin İsrail’in Suriye’nin Hizbullah’a Scud füzeleri sağladığına ilişkin iddiaları ve bir yıl daha uzayan ABD yaptırımları ile aynı zamana denk gelmesine dikkat çekildi. Bu da dışarıdan bakıldığında Türkiye ve Suriye yakınlaşmasının altında yatan önemli sebeplerden birinin Suriye’nin dünya siyasetinde karşılaştığı izolasyondan kurtulup dünyaya entegre olmak amacıdır. Suriye’nin bu amaç için Türkiye’ye yaklaşmış ve bunun için Hatay ve su sorununa ilişkin kırmızıçizgilerinden bile vazgeçmiş olduğu düşünülmektedir.
Özetle, uluslararası ilişkilerin doğası gereği, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın son ziyaretinde gerek iki ülke liderlerince kullanılan söylemler ve verilen mesajlar gerek Suriye basınının yaptığı haberler ikili ilişkilerde alınan yolu sağlamlaştırmak ve bu yolun temelini oluşturan düşünce sistemini halklara ve bölge ülkelerine yansıtmaktadır. İsrail basını ise görüşmenin doğrudan İsrail’i ilgilendiren noktalarına dikkat çekmiş ve bunları İsrail’in algısı ve bakış açısından yorumlayarak sunmuştur. Dış basın ise haberlerinde bölge siyasetinin dinamikleri açısından bir değerlendirme yaparak Esad’ın son ziyareti ve Ankara-Şam ilişkilerini yansıtmıştır.
Sonuç olarak, Türkiye-Suriye ilişkileri, iki ülkenin iç dinamikleri, bölgesel ve dış dinamiklerin kesişmesinin yarattığı uygun atmosfer neticesinde gelişmeye başlamış ve günümüzde beklenmedik seviyelere ulaşmıştır. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın son ziyaretinde liderler tarafından da vurgulandığı üzere, ilişkileri tetikleyen faktör ortak çıkarlar olsa da, iki ülke arasında karşılıklı etkileşim çerçevesinde tekrarlanan olumlu adımların yarattığı, söylemlere de yansıyan bir algı değişimi söz konusudur. Dolayısıyla her iki tarafın da tavrından çıkarılacağı üzere dostane ilişkilerin kalıcı olması hedeflenmektedir.
Kaynaklar;
(1) www.beyazgazete.com/.../esad-in-turkiye-temaslari-trtturk.html -
(2) www.sana.sy/eng/22/2010/05/08/287054.htm
(3) www.sana.sy/tur/237/2010/05/10/287153.htm -
(4) www.haaretz.com/news/diplomacy-defense/syria-s-assad
-says-still-interested-in-turkish-brokered-talks-with-israel-1.289082
(5) www.jpost.com/MiddleEast/Article.aspx?ID=175040
(6) www.france24.com/en/20100507-syrias-assad-set-turkey-talks -
http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=789
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder