NAMUS BORCUNUZU ÖDEYİN
2002 yılından bu yana Türkiye’yi “TEK BAŞINA” yöneten AKP’de Cumhurbaşkanlığı-TBMM Başkanlığı-Başbakanlık-Bakanlık yapmış kişilerin aşağıda sorulan basit sorulara yanıt vermeleri, eğer “NAMUS” kavramı onlar için bir şey ifade ediyorsa kendilerinin “namus borçlarıdır!”
Çünkü karalanmak, alnına leke sürülmek istenen Türk Milletidir.
Türk Milletine bu kötülüğü yapmaya kimsenin hakkı ve haddi olamaz.
Çünkü karalanmak, alnına leke sürülmek istenen Türk Milletidir.
Türk Milletine bu kötülüğü yapmaya kimsenin hakkı ve haddi olamaz.
Açık ve tane-tane soruyorum ki aynı şekilde yanıt alayım;
Ortaokul mezunu 1984 doğumlu Reza Zarraf’ın patronu “Kont” lakaplı Babek Zencani, idama mahkûm edildiği son duruşmasında şunları söyledi;
“Türkiye’de 8,5 Milyar Dolar rüşvet dağıttım. 3 Bakana da ayrıca 137 Milyon Dolar rüşvet verdim…”
Ortaokul mezunu 1984 doğumlu Reza Zarraf’ın patronu “Kont” lakaplı Babek Zencani, idama mahkûm edildiği son duruşmasında şunları söyledi;
“Türkiye’de 8,5 Milyar Dolar rüşvet dağıttım. 3 Bakana da ayrıca 137 Milyon Dolar rüşvet verdim…”
(Yaklaşık 548 Milyon TL. Milli Piyango yılbaşı ikramiyesi 61 Milyon TL. Yani 9 tane büyük ikramiye!)
-T.C Hükümetleri olarak, Bakanlarımızı ve iş adamlarımızı rüşvet almak gibi ağır ve yüz kızartıcı suçla itham eden bu kişi için İran’a bir nota verdiniz mi?
Rüşvet alanların isimlerini öğrendiniz mi?
– “Biz inceledik, böyle bir olay gerçek değildir, iftiradır” diye kamuoyuna bir açıklama yaptınız mı?
– Bir insan ölüme giderken, bir vincin ucunda Tahran’ın en büyük meydanında sallandırılacakken yalan söyleyebilir mi, komşu bir devlete iftira atabilir mi?
Rüşvet alanların isimlerini öğrendiniz mi?
– “Biz inceledik, böyle bir olay gerçek değildir, iftiradır” diye kamuoyuna bir açıklama yaptınız mı?
– Bir insan ölüme giderken, bir vincin ucunda Tahran’ın en büyük meydanında sallandırılacakken yalan söyleyebilir mi, komşu bir devlete iftira atabilir mi?
T.C Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hayırsever ve başarılı bir iş adamıdır” diye tüm dünyaya ilan ettiği 1984 doğumlu Ortaokul mezunu Reza Zarraf, Türkiye’de iken Başbakanlarla, Bakanlarla istediği an telefonla görüşebilecek kadar itibarlı ve korunan biriydi!
– Reza Zarrab, güvende ve itibarlı olduğu Türkiye’den, tutuklanacağını bile bile ABD’ye neden isteyerek kaçtı?
-Aklı başında biri, ülkenin tüm güvenlik güçlerinin başında olan İçişleri Bakanının onu korumak için “önüne yattığı” bir yerden niçin kaçsın ve kendi ayaklarıyla cezaevine girmeyi neden tercih etsin?
– İran Ajanları, İstanbul’da Zarraf’ı kaçırmak için operasyon düzenlediler mi?
-Ahmet Hakan’ı evinin önünde döven itlerin sahibi, Reza Zarraf’a suikast hazırlığında mıydı?
Gördüğünüz gibi bu soruların ne uluslararası komplolarla ne üst akılla ne alt akılla ne kumpaslarla ne aldatılma ve ne de kandırılmalarla ilgileri yok.
Sonuç olarak;
Türk Tarihi, Türk Milleti, boğazından haram geçmemiş Türk Bürokratları gözlerini ve kulaklarını sizlere çevirmiş, bu sorulara yanıt bekliyor.
Cevap vermek zorundasınız.
Eğer Türk Milletine, tatmin edici bir açıklama yapmazsanız, hepiniz yani yukarıdaki makamlarda bulunan sizler, bu rezaletin altında kalırsınız!
Sadece sizler mi? Yakınlarınız bile sokağa çıkamaz hale gelir…
Not;
10 gün süreyle, yurtdışında olacağım. Yazıları aksatmamaya gayret edeceğim ama bazı aksamalar olursa şimdiden özür dilerim.
10 gün süreyle, yurtdışında olacağım. Yazıları aksatmamaya gayret edeceğim ama bazı aksamalar olursa şimdiden özür dilerim.
Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Kasım 2017,
Rifat Serdaroğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder