ORSAM'DA TELAFER TOPLANTISI,
28.05.2008
28 Mayıs 2008’de Ankara’da ORSAM tarafından, “İşgalden Günümüze Telafer” konulu bir toplantı gerçekleştirildi.
Toplantıya, Ahi Evran Üniversitesi İ.İ.B.F. Dekanı Prof. Dr. Türel Yılmaz, Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Dr. Mustafa Ziya ve ORSAM Ortadoğu Danışmanı Serhat Erkmen konuşmacı olarak katıldı.
Dr. Mustafa Ziya, 2004 yılındaki Amerikan operasyonlarıyla birlikte Telafer üzerinde büyük bir stratejik oyun sahnelendiğini belirterek, bu ilçenin “Tartışmalı Bölgeler” içine alınarak Kürt bölgesinin sınırlarına dahil edilmek istendiğini vurguladı. Telafer’de yaratılmak istenen kaos ortamının hedefine ulaşamadığını kaydeden Ziya, Kürt yönetiminin Musul ya da Telafer üzerinden bir güzergah açarak Sincar’ı sınırlarına dahil etme çabasının devam ettiğini söyledi. Ziya, şu an ABD’li yetkililerin Irak’ın en büyük sorunu olarak Kerkük ve Musul’u gördüklerini, Musul’da her an Kürt-Arap çatışması yaşanabileceğini bildirdi. Dr. Mustafa Ziya, Kürt grupların Telafer’in il olmasını engelleyememeleri halinde bazı Kürt bölgelerini bu ilin içine aldırarak Türkmenleri azınlığa düşürmek ve bu suretle ilin yönetimini kontrol altına almak isteyebileceklerine işaret etti. Telafer’in iç sorunlara gömülmesinin en fazla Kürt yönetiminin işine yarayacağını belirten Ziya, böylece ilçenin
“Tartışmalı Bölge” olarak gösterilip ilhak edilmeye çalışıldığını söyledi. Ziya, doğalgaz boru hatlarının da aynı bölgeden geçeceğini, ayrıca Kürt yönetiminin
Musul bölgesini parçalayarak pasifize etmek istediğini söyledi. Ziya, Telafer’in normalleştirilmesine katkı sağlamak için sivil toplum örgütlerinin ilçeye
yönlendirilmesinin ve Telafer’deki işsizlik sorununun hızla çözülmesi gerektiğinin önemine işaret etti.
ORSAM’ın “Irak’ın Kilit Noktası: Telafer” başlıklı raporunu hazırlayan ve rapor hakkında bilgi veren Dr. Erkmen, Telefer’in Suriye-Irak-Türkiye sınır üçgeninde
bulunmasının bu ilçeyi doğal bir stratejik öneme kavuşturduğunu, Irak Türkmenlerinin etnik anlamda en yoğun olarak yaşadığı yer olmasının da Telafer’in özel konumunu güçlendirdiğini söyledi. Telafer’in stratejik konumu, Kürt grupların buraya hâkim olmak istemeleri ve Türkmenlerin buna direnmeleri sonucunda, 2004-2005 dönemindeki Amerikan operasyonlarında Telafer’de 2800 kişinin yaşamını yitirdiği ve 6000 kişinin yaralandığı bir yıkım yaşandığını hatırlatan Erkmen, ilçenin zaten Irak’ın kuruluşundan itibaren baskı altında tutulduğunu ve her konuda geri bırakılmaya çalışıldığını hatırlattı. Telafer’in Türkiye’nin Araplara ve Türkmenlere doğrudan ulaşabileceği koordinatlar üzerinde bulunduğuna dikkat çeken Erkmen, bu açıdan Ovacık kapısının açılmasının oldukça önemli olduğunun altını çizdi.
Erkmen, güvenlik sorunları nedeniyle Musul’la fiziki temasında sıkıntı yaşayan Telafer’in hâlihazırda kendi kendini yöneten bir idari teşkilatlanmaya gittiğini
ve bu tecrübenin il statüsüne geçişte önemli bir tecrübe olabileceğini ifade etti. Telafer’in 400 bin kişilik nüfusunun tamamına yakınının Türkmen olduğunu bildiren Erkmen, Irak’ın geri kalan bölümlerinde etnik ya da mezhepsel bir grubun tek başına bu denli yoğunlaştığı bölge sayısının oldukça az olduğunu vurguladı.
Erkmen çatışma ortamının göçü tetikleyerek ekonomik ve sosyal sıkıntıları artırdığını, son zamanlarda ise bir kısım halkın evlerine geri dönmeye başladığını bildirdi. Telaferlilik üst kimliğinin Telafer’de toplumsal dokuyu ayakta tutmakta başarılı olduğunu, mezhepsel ve etnik aidiyetlerin ise bu üst kimliğin arkasından geldiğine dikkat çeken Erkmen, Türkmenler üzerindeki Araplaştırma politikasının ise ilçede derin izler bıraktığını kaydetti. Erkmen, Telafer’de mezhepsel ayrılık sorununun 2004-2005’teki Amerikan operasyonları sırasında baş gösterdiğini, ancak bunun aşılabilecek ve izleri silinebilecek bir sorun olduğunu, çünkü toplumun bu sorunu tamamen ortadan kaldıracak köklü bir ortak geçmişe ve sağduyuya sahip olduğunu, nitekim bu konuda ciddi iyileşmeler sağlandığını söyledi. Erkmen, Telafer’in stratejik konumunun Irak’ın birliği ve istikrarı için en iyi biçimde değerlendirilebilmesi için bu ilçenin il statüsüne yükseltilmesi gerektiğini ve böyle bir adımın tüm Iraklılar için fayda sağlayacağını dile getirdi.
Prof. Dr. Türel Yılmaz, Telafer’in en az Kerkük kadar önemli olduğunu ve bu önemine binaen İngilizler döneminde başlayan ve Irak yönetimleriyle devam eden bir cezalandırma politikasına maruz kaldığını belirtti. Saddam Hüseyin’in Araplaştırma politikası sırasında topraklarından sürülmek istemeyen
Türkmenlerin Arap kimliğini kabul etmesinin çözüm olamadığını belirten Yılmaz, bu durumun doğal bir asimilasyon süreciyle son bulduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Yılmaz, Telafer’in ekime elverişli düz arazileri için sulama imkânları sağlanmasıyla birlikte ilçenin kaderinin değişebileceğini ve bundan tüm Irak’ın
fayda sağlayacağını kaydetti. Telafer’de mezhepsel ayrılık sorununda ABD kadar İran ve Suriye gibi bazı dış faktörlerin de belirleyici olduğuna vurgu yapan Yılmaz, Telaferlilik kimliğinin olağan şartlarda böyle bir oyuna geçit vermeyeceğini söyledi. Yılmaz, ABD’nin Irak’ı işgalinden en karlı çıkan ülkenin İran olduğunu ve Irak içindeki stratejik hedeflerini hayata geçirmek için “Telafer’i ihmal etmediği”ninin altını çizdi. Telafer’den göç edenlerin yeniden evlerine dönmeleri için çaba harcanması gerektiğini kaydeden Yılmaz, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yardımlarını artırmasının ve Ovacık sınır kapısının açılmasının Telafer’i güçlendireceğini söyledi.
Telafer’in il statüsüne yükseltilmesinin de önemine değinen Yılmaz, Kürt yönetiminin baskısının bir şekilde engellenmesi gerektiğini dile getirdi.
http://orsam.org.tr/turkmen/etkinlik/12009?dil=tr
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder