19 Eylül 2017 Salı

1925 KÜRT HAREKETİNİN YAPISI VE HEDEFLERİ BÖLÜM 4


1925 KÜRT HAREKETİNİN YAPISI VE HEDEFLERİ BÖLÜM 4




HAREKETİN BAŞLAMASI VE SONRASI,

Yusuf Ziya Bey, pesinden Cıbranlı Halit Bey’in tutuklanması, Seyh Sait, Hasenanlı Halit Bey ve Hacı Musa Bey’in, Bitlis Harp Divanına ifadeye çagrılmaları panik havası yaratmıstı. Halit Bey’in tutuklanmasından sonra,Cıbranlıların ,Bitlis’i basıp Halit Bey’i kurtarma tesebbüsleri olmustur. Hem Ahmet Sever’in anlattıklarından hem de Kargapazarlı Cıbran Beylerinden Resit Bey’in*, oglu Kasım Demiralp’ın babasının kendisine anlattıklarından, Cıbranlılar Halit Bey’i kurtarmak için, Mus-Bitlis arasında yerlesmis olan Hoyti asireti ile temasa geçtiklerini, ancak olumlu bir yanıt alamadıklarını söylemislerdi.
Cezaevinde bulunan Halit Bey’le iliskiyi, Halit Bey’in özel hizmetlerini yapan Hamit(Hemide Mamasi) adlı kisiyle saglıyorlardı. Bu kisi dısında kimseyle 
görüsmesine izin verilmiyordu.
Hamit, Halit Bey’in söylediklerini kardesleri Ahmet ve Selim Beylere iletiyordu. Bilgiler bu kanalla Seyh Sait’e ve gerekli yerlere iletiliyordu. 
Ahmet Sever’e iletilen bilgilere göre Halit Bey’in düsüncelerinde bir degisiklik yoktur. Tutuklamaların örgütün daha önce yaptıgı takvimde bir degisiklige 
gerek olmadıgını, panige kapılmak için bir sebep bulunmadıgını, çalısmaların devam etmesini, kafaların kendisinin Bitlis’ten kurtarılması  üzerine
yogunlasmaması gerektigini, kendi tabiri ile “dısarıda” islerin iyi gitmesi halinde kendileriyle ilgili kaygıların yersiz oldugunu belirtmistir. 
Halit Bey, özellikle kıs aylarında ve hazırlıklar tamamlanmadan baslayacak bir hareketin basarı sansı olmadıgı söylüyordu.
Bundan dolayıdır ki bazı kesimlerce ileri sürülen, ortaya çıkan yeni gelismelerden dolayı, örgütün bu arada bir kongre toplayıp, yeni yöneticiler ve yeni bir 
tarih belirledigi yolundaki açıklamaları destekleyecek bilgi ve belge yoktur. Bu tür açıklamalar yazarların kendi yorumlarından kaynaklanmaktadır.

Bunun üzerine Seyh Sait, Susar üzerinden Karlıova’ya gelmis ilk toplantısını Kırıkhan da yapmıstır. İkinci toplantısı Karlıova’da Cıbranlarla yapmıstır. 
Üçüncü toplantısı Melekan’da Seyh Abdullah ile olacaktır. Bu bölgedeki son toplantı Çan’da yapılacaktır.
Hasan Siyar Serdi, Çan toplantısının 1 Subat 1925 yılında yapıldıgını ve Azadî’nin ikinci kongresi oldugunu söylemektedir. 
Bütün veriler degerlendirildiginde bunun bir kongre degil kapsamlı bir toplantı oldugu anlasılmaktadır. Daha sonra Genç üzerinden Piran bölgesine
geçecektir. Seyh Sait’in Hınıs’tan ayrılmasının iki sebebi vardır. Tutuklanma ihtimaline karsı daha güvenli bir bölgeye gitmek ve çalısmaları hızlandırmak. 
Hazırlıklar hızlandırılacak ve uygun mevsimsel kosularda hareket kuzeyden baslatılacaktır. Azadî kadrolarında iki hususta tedirginlik vardır. Subay olan 
kadrolarının tutuklanması, hareketin vaktinden önce baslamasıdır. Korkulan olmus, hareket 13 Subat 1925 günü Piran’da baslamıstır. 
Bu tarih örgütün planladıgı tarih degildir. Bir provokasyon sonucunda hareket baslamıstır. Bu olayın olmasında Seyh Abdurrahim’in tez canlılıgının rolü büyüktür. 
Hareket hızla çok genis bir alana yayılmıs, bir çok il ve ilçe ele geçirilmistir. Piran’da baslayan hareketin engellenmesi için Azadî Örgütü’nün Diyarbekir 
Subesi çaba sarf etmisse de basarılı olamamıstır. Hareketin kısın en olumsuz kosularında baslaması, hazırlıkların tamamlanmamıs olması ve hükümet 
kuvvetlerinin askeri üstünlügü, askeri hareketi yönetecek subay kadrolarının tutuklu bulunması, hareketin basarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olmustur.

Seyh Sait, Diyarbakır’ın ele geçirilmemesi üzerine kuzeye yönelmis, Serafettin Daglarını asıp, Murat Nehrini geçerek 'ran’a gitmeyi planlamıs, önünün askerlerce kesilmesi üzerine Mus-Varto arasında Murat Nehri üzerinde bulunan Abdurrahman Pasa köprüsüne geri geldiklerinde, Binbası Kasım’ın ihbarıyla 
15 Nisan 1925 günü yakalanmıslardır. Seyh Sait ve arkadaslarının abluka altına alındıkları 14 Nisan1925 günü, Cıbranlı Kürt Miralay Halit Bey, Bitlis
Milletvekili Yusuf Ziya Bey, kardesi Teymen Ali Rıza, Damadı Faik Bey ve Mele Abdurrahman, Bitlis’te idam edildiler. Seyh Sait ve arkadasları Diyarbakır’a 
getirilmis Sark İstiklal Mahkemesinde yargılamadan sonra 48 arkadası ile beraber 28 Haziran 1925 günü idam cezasına çarptırılmıslar ve 46 kisi aynı gece 
infaz edilmislerdir. Doktor Fuat, 17 Nisan 1925, Seyit Abdulkadir, Oglu, Seyit Mehmet, Palulu Abdullah Sadi, Bitlisli Kemal Fevzi, Hacı Ahti, Mehmet Tevfik, Hoca Askeri 27 Mayıs 1925 günü idam edilmislerdir.

Geriye kalanlar iki guruba ayrılmıs, Hasenanlı Halit Bey, Kolagası Kerem Bey, Seyh Ali Rıza Bey’in bulundugu gurup 'ran’a, Halit Bey’in kardesi Ahmet ve 
Selim Beyler iki yüz kisilik bir kuvvetle iki yıl daglarda geçirmis, 1927 yılında Suriye’ye giderek Fransızlardan iltica talebinde bulunurlar. İran’a geçenler, 
İran askerleriyle aralarında çatısma çıkmıs, bu çatısmada Kolagası Kerem Bey ve Hasenanlı Halit Bey’in oglu Semsettin ölmüslerdir. Seyh Ali Rıza Bey Suriye’ye geçmis, Hasenanlı Halit Bey, bir süre Kürt lideri Sımko’nun yanına gitmis, 1926 yılında döndügünde yakalanmış,  31 Temmuz 1926 günü Diyarbakır’da idam edilmistir.


HAREKETİN NİTELİGİ VE SONUÇLARI

Resmi tarih 1925 Kürt Ulusal Hareketini “İngiliz destekli, irticai hareket” olarak nitelemistir. Her ne kadar resmi tarih böyle lanse ederse de, bu dönemin 
devlet yetkilileri bunun bir milli hareket oldugunu itiraf edeceklerdir. Dönemin Basbakanı İsmet İnönü,1987 yılında yayınlanan anılarında 1925 hareketi için sunları söyleyecekti:
“Seyh Sait İsyanı’nın sebeplerini degerlendirirken dikkatli olmak gerekir kanaatindeyim. Herhalde bunu bir milli hareket olarak kabul etmek
lazımdır.”(İsmet 'nönü, Hatıralar, 2.kitap, Bilgi yayıevi, Ankara, 1987, s.202)
Bugün bunun gibi bir çok itirafa rastlamak mümkün. Arada geçen seksen yıllık süreçte Komünist Enternasyonalin etkisiyle “aydın ve sol” geçinen çevrelerin, 
olaya bakıslarının, agırlıkla devletin genel bakıs perspektifini asmadıgını da belirtmek gerekir.
Bu durumu dile getirenlerin basında arastırmacı Mehmet Bayrak gelir. 
Mehmet Bayrak,1925 Kürt Ulusal Hareketini degerlendirirken; “ Neden Seyh Sait İsyanı degil?” diye sorar ve devam eder:

“Sahiden hiç düsündünüz mü? Neden resmi görüs, bir Koçgiri Hareketi’ne Alisan Bey Hareketi veya Aliser Hareketi;bir Dersim Hareketi’ne Seyit Rıza Hareketi demez de 1925 Kürt Ulusal Direnme Hareketi’ne “Seyh Sait 'syanı” der?

Kimi kavramları ve terimleri, çogu kez irdelemeden, sorgulamadan egemen düsüncenin dayattıgı ve bizlere kanıksattıgı sekliyle söyleriz. Farkına
varmadan egemen deger yargıların söylemini kullanırız. Bunun tipik örneklerinden biri de kuskusuz Cumhuriyet döneminin en büyük Kürt Ulusal
Hareketlerinden biri olan 1925 Kürt Ulusal Direnme Hareketi’dir”41

1925 Kürt Ulusal Hareketi, tarihte esine az rastlanır bir örnekle adı ve niteligi bakanlar kurulu kararı ile belirlenmistir. Hareket devam ederken, 
Genel Kurmay Baskanlıgı, Bakanlar Kurulu’na 30 Nisan 1925’te bir yazı yazarak; isyanın iç ve dıs basında bir milli hareket olarak yansıtılmasının ulusal 
çıkarlara uygun olmadıgını, bu nedenle hareketin bir Kürt milli hareketi olarak degil, bir irtica ve igfal hareketi olarak yansıtılması
dogrultusunda önlem alınmasını istiyor.

Genel Kurmay Baskanlıgının teklifi üzerine toplana Bakanlar Kurulu 3 Mayıs 1925’teki toplantısında, teklif dogrultusunda karar alır, kararın uygulanması 
ve gerekli önlemlerin alınması konusunda Dısisleri Bakanlıgını görevlendiriyor:
Sayın Bayrak, bu konuya deginiyor ve söyle degerlendiriyor:
“Kısaca anlayacagımız, bir hareketin niteligi de bilim yöntemiyle degil, asker emirleriyle belirleniyor. Tarihler buna göre yazılıyor, eserler buna göre
kotarılıyor, politikacılar buna göre biçimleniyor. Acı degil mi? 'sten bundan dolayı diyoruz ki Cumhuriyet dönemi basta olmak üzere Anadolu halklarının
tarihi yeniden yazılmalıdır”42

Sayın Bayrak’ın belirttigi gibi 1925 Kürt Ulusal Hareketi, bilimsel tarih yazıcılıgı esas alınarak degil, verilen talimatlar esas alınarak yazılmıs ve lanse edilmistir. 
Seyh Sait ve arkadaslarının iddianamesini hazırlayan Savcı Ahmet Süreyya Özgeevren, olayın olus nedenini söyle anlattır:

“Türk ülkesinin sark vilayetlerinin belirli bir kısmında bütün dünyanın muhtelif sekillerde ögrendigi bir isyanın hadisesi vardır. İsyan hiç süphe yok ki
senelerce içerde ve isyan sahası dısından vaki olmus telkinler ve tasavvurlarla eskıya hareketinin fiilen gözükmesiyle meydana çıkmıstır. 'syan hadisesi,
iddianamede anlatıldıgı üzere, guya peygamber dininin yükseltilmesi perdesi altında meydana getirilmistir. Halbuki asıl gaye Türk vatanının muayyen bir
kısmını ana yurttan ayırmak, vatanın birlik ve beraberligini bozup dagıtmaktan ibaretti”43

Savcı Özgeevren, asıl gayenin bagımsız bir devlet kurmak oldugunu söylerken, resmi agızlar dünyaya bunun bir irtica hareketi oldugunu söylüyorlardı.
Ugur Mumcu, Kürt-'slam Ayaklanması adlı kitabında, Sark 'stiklal Mahkemesinde Seyh Sait ve arkadaslarının yapılan sorgularının, Bitlis Harp Divanı’nın 
tutanaklarına göre yapıldıgını söylemektedir. Bitlis Harp Divanı’nın tutanakları seksen yıldır kamu oyunun bilgisinden saklanmaktadır. 

Seyh Sait, sorgusunda bu isin aceleye geldigini kabul ediyor ve savcının sorusu üzerine: “Ben bu isin ne önündeyim, ne arkasındayım. Herkes gibi içindeyim Savcı Bey!” diyordu.

Mahkeme üyesi Ali Saip’in sorusu üzerine.

“Yusuf Ziya’yı tanırım; bana gelmisti. Ramazanda idi. Bitlisli Haydar Efendi, Yusuf Ziya Bey’in Muslu Resit Bey’i ziyarete geldigini bana söyledi.
Kendisinden ders okumustum. Tanıdım. Yusuf Ziya’nın Bitlis milletvekili oldugunu orada ögrendim. Bir saat kaldılar, çay içtiler ve kalktılar, gittiler. Bir
müddet sonra bahar eyyamı idi, Hınıs’a gelmisti, benim köyüme misafir geldi, orada açtı, dedi ki Kürdistan Hükümeti teskil etmek üzereyiz, bu muhaldir
dedim, fikrim bunu kabul edemiyordu. Sonra Erzurum’a gitti.” Halit Bey’le görüstünüz mü? sorusuna, Seyh Sait’tin cevabı “hayır”dır. Bunun
üzerine Binbası Kasım devreye girer, görüsmeyi söyle anlattır: “Geçen sene Kemal Pasa geldiklerinde heyet-i istikbaliye meyanına gittim.
Hailt Bey’de kaldım. Bana dedi ki Seyh Said geldi, “bu güz çıkacagım bana intiba edenlere (uyanlara) Kur’an-ı temhir ettirecegim” dedi
Binbası Kasım, mahkeme sorgusunda devamla sunları söylemektedir: “Bu kıyam için bunlar avamil oldu. Fakat asıl sebep Kürdistan istiklali idi.
Kürdistan Cemiyeti, nihayet Kürdistan 'stiklal ve 'stihlas Cemiyet-i inkılap etti. O yemin o kadar müthistir ki müntesibinin kafasını kesseler söylemezler. 
Ben bu cemiyete dahil olmadım.

Kürtler iki zümredir:

1)Siyasiyun,
2)Diniyun.

Mesela Halit Bey filan siyasiyun idi. Onlar komiteler yaparlardı. Seyh Said Efendi de diniyundandı.Siyasiyun cihetinin amil ve müessiri Halit Bey, Kerem
gibi adamlardı.
Buranın efkar-ı umumiyesine ve Seyh Said’de bu cesareti veren bu gazetelerdi.
Yoksa bu kadar çabuk olmazdı. Bagdat’taki komiteleri 'ngilizler’le, Halep’teki komiteleri Fransızlar’la görüsüyordu, isleri bitiremediler. Seyh Said Efendi çok
acele etti.
Bu teskilat sırf dini olsa Seyh Said Efendi Darahini’yi isgal ettigi zaman hırsızlık eden maiyetinin ellerini kesmesi gerekirdi. Dini zümre seklinde bir cemiyet
degildir.
Erzurum’dan Halit Bey’in 336’da Erzurum’a gittigi sırada Mithat Bey, Hoca Raif Efendi ile bir muhalefet gurupları vardı. Halit Bey her tarafın Kürtleriyle
temas ettigi için efkarı ummumiyeyi %80 nisbetinde Kürtlüge çevirdiler. Mustafa Kemal Pasa’ya arz etmistim ve tedabir ittihazı lüzumunu bildirmistim,
tedabir gecikti ve Seyh Said Efendi de persembeyi çarsambadan evvel getirdi, iste bu”44

Bütün bu ifadelerden çıkarılan sonuç, hareketin bagımsız bir Kürdistan kurmaya yönelik oldugudur. Burada Binbası Kasım’ın altını çizerek söyledigi, hareketin 
vaktinden önce basladıgıdır. Zaten mahkeme kararının gerekçesinde de amacın bagımsız bir devlet olduguna vurgu yapılıyor. 
İstiklal Mahkemesi Baskanı Mazhar Müfit(Kansu), kararı su sözlerle noktalıyor:

“Kiminiz hasis sahsi menfaatlerinize bir zümreyi alet, kiminiz ecnebi kıskırtmasını ve siyasi hırslarını rehber ederek, hepiniz bir noktaya yani
müstakil Kürdistan teskiline dogru yürüdünüz”45
Müstakil bir Kürdistan pesinden kostukları için yüzlerce kisiyi daragacına gönderenler, dünyaya bunları birer “irticacı” olarak lanse edeceklerdi. 
Yapılanlar bununla sınırlı kalmayacaktı. Hareketin liderleri hakkında karalama kampanyaları da baslatacaklardı. Talimatla M.Serif Fırat’a yazdırılan bir kitapla, 
Cıbranlı Kürt Miralay Halit Bey’in ”Hamidyeci” ve asiret çatısmalarının odagındaki isim olarak lanse edilecekti. M.Serif Fırat bu dönemi söyle akatarıyor:

“Yine 1318-1902 yılının Temmuz ayında ,'stanbul asiret mektebinden mezun olan, maktul Cibranlı Mahmut Bey’in oglu Halit Bey,babasının yerine ikinci
Cibran asiret kaymakamı olarak asiretinin basına geçmis,bu adam ,üçüncü Cibran alay kaymakamı olan diger Halit Bey’le görüserek Zeynel’in takibi için
Bingöl daglarına saskeri kuvvetler tahrik ettikten sonra ,bütün asiretiyle Varto ve Hormek köylerine ve Selim’e saldırmıslardır”46

Serif Fırat’ı referans alan Ugur Mumcu, Kürt- İslam Ayaklanması adlı kitabında aynı degerlendirmeleri yapıyor:

“Halit Bey komutasındaki Cibran alayı, sırtını da padisah 2. Abdulhamid’de dayamıstı. Dayadıgı için de bölgede tam bir egemenlik kurmustu. Hormek
köyleri Halit Bey komutasındaki Alay tarafından sık sık basılıyor ve Hormekliler öldürülüyordı. Bu düsmanlık bir kan davası biçimine bürünerek 2.
Mesrutiyet’ten sonra da sürmüstü”47

Kaynakların sınırlı ve tek yanlı olusu bu dönemle ilgili Robert Olson gibi saygın bilim adamlarının da yanılgıya düsmesine sebep olmustur.
Robert Olson ,aynı dönemle ilgili sunları söylemektedir:

“Bu sahıs(Halit Bey kastediliyor),1892’de 'kinci Hamidiye Alayı kumandasını üstlenen ve 1906’da 'brahim Talu’nun oglu Hormekli Zeynel Talu’ya karsı
taaruza geçen Halit Bey’in kendisidir”48

Bu dönemin kosuları dikkate alındıgında Kürtler’de asiret yapılanmasının güçlü oldugunu ayrıca belirtmeye gerek yoktur. Uluslasma öncesi geri bir toplumsal 
yapının ürünü olan asiretlerin dogal olarak kendi egemenlik alanlarını korumak gibi bir egilimi tasımaları ve bunun sonucunda diger asiretlerle çatısmaların 
oldugu bilinmektedir. Bu açıdan bakıldıgında komsu olan ve aralarında mezhep farklılıkları bulunan Cıbran ve Hormek asiretleri arasında zaman zaman çesitli 
tahriklerin etkisiyle çatısmalar oldugu dogrudur.

Ancak iddia edildigi gibi Halit Bey bu çatısmaların içinde degildir.

1892’de Hamidiye Alayı komutanlıgı üstlendigi iddia edilen Halit Bey on yasındadır, okumak üzere Asiret Mektebi’ne o yıl gönderilmistir. 
Bes yıl süreli olan okulu 1897 yılında, akabinde Yıldız Harp Okulunu 1902 yılında bitiren 15 yaver yüzbasıdan biridir. Osmanlı Ordusuna kurmay yüzbası 
rütbesiyle Filistin Cephesine atanmıstır. Ardından 'ran cephesinde görev yapmıstır. Birinci Dünya Savası ile baslayan Rus isgali üzerine, ismi
degistirilen ve yeniden toparlanan Cıbran Hafif Suvari Alayları Komutanlıgına getirilmistir. İstanbul’da ögrenci iken Kürt yurtsever çevreleriyle iliskileri olan ve 
Kürt ulusal bilincine sahip biridir. Kendi bölgesine geldiginde ulusal bilinçle hareket etmis, asiret çatısmalarının önüne geçmek istemistir. 
Osmanlı subayı olması ve yaratacagı bagımlılık iliskileri ayrı bir tartısma konusudur. Ancak “Hamidyeci” diye tanımlanması hem dayanaksızdır hem de haksızlıktır.

1925 Kürt Ulusal Hareketi, kapsamı, niteligi ve hedefleriyle,1919-1938 Kürt hareketleri içerinde en büyügü olmustur. Bu hareket için söylenen “İngiliz destekli”  tezi havada kalacak, bu politikanın mimarlarından 'smet 'nönü bir konusmasında “Ne yazık ki Seyh Sait hareketinde ,ngiliz parmagı rastlanmamıstır” diyecektir.

Azadî’nin Bolseviklere Önerdigi Protokol Metni Erzurum Komitesinin Kararı ve Kosulları

1-Kürdistan; Erzurum, Van, Musul, Bitlis, Diyarbakır, Harput, Suriye’nin batı bölgesi ve Kermansah, Sine, Sakız, Mahabad, Urmiye, ve Selmas yörelerinden
olusur.
2-Bu vilayetlerde bagımsız bir Kürdistan kurulacaktır.
3-Kürt devleti siyasi, idari, ekonomik, ve askeri iliskilerinde bagımsız, ancak Rusya’nın himayesini kabulleneceklerdir. (O dönemde Sovyetler Birligi yönetimi
vardı.)
4-Rusya’nın himayesi; petrol, maden ve Kürdistan daglarındaki zenginliklerin isletilmesi, demiryollarının yapımı, askeri ve teknik elemanlarının yetistirilmesi
konularında olmalıdır.
5-Kürt devleti ve önderleri, komünist ilkelere ve Rusya’nın ilerlemesine karsı olmayacaklardır.
6-Üçüncü bölümde belirttigimiz gibi Kürt devleti Rusya’nın himayesini kabullenmektedirler. Ancak böyle bir Kürt devletinin kurulması için Rusya’da ekonomik 
ve siyasi yardımda bulunmalıdır. Rus hükümeti, önderlerin gereksinimleri için borç para vermeli ve askeri hazırlıklara yardım etmeli.
7-Kurulacak Kürt devleti, kendi özgür iradesiyle yönetim seklini seçecektir. Rusya devleti, siyasi, mali, idari ve askeri konularda müdahale etmemelidir.
8-Eger Kürt önderler, Kürdistan’ı kurma çabalarında Rusya’ya geçme zorunda kalırlarsa, ulasabilmek için Rusya devletinin onlara yardımcı olması gerekir.
9-Birinci bölümde belirtilen yöreler Kürdistan devletinin sınırları içine alınmazsa, Kürtler Rusya’nın yardımıyla dısarıda kalan bölümleri elde etmek için
çalısmalıdır.
10-Rusya devleti yukarıdaki 9 maddeyi olumlu bulur ve Kürt devletinin kurulmasını kabul ederse, Kürt önderleri aktif olarak harekete geçeceklerdir.

Cıbranlı Halit Bey’in Mektubu

Üyesi bulundugum Kürt halkının genel kanısına göre, Kürtler 'ngiltere yanlısı bir egilime sahiptir. 'ngilizler, Kürtlerin özgürlükleri ve bagımsızlıklarından
yana olduklarını propaganda ediyorlar. Böyle bir izlenim vermek istiyorlar.
Sahsen 'ngiltere sempatizanlıgının hiçbir yarar saglayacagına inanmıyorum. Halkımızın Rusların yardımıyla özgürlesebilecegine inanıyorum. Kürtlerin
İngiltereye sempati duyup yandaslıga kapılması önlenmeli. Ruslara daha sıcak bakmalı ve bu ugurda çalısmalı. Buna uygun ortam hazırlanmalı.. Böyle bir
tabanın olusturulması için kararımızı ve on maddelik görüslerimizi size bildirdik.
Rusya devleti önerilerimizi olumlu bulursa ve bu çerçevedeki bir Kürt devletinin kurulmasına yardımcı olacaksa, bize açık ve olumlu sekilde yanıt vermenizi
diliyoruz. Devletinizin olumlu yanıtı geldiginde, örgütümüzü genisletme ve ileri götürme olanakları elde etmis olacagız. Böylece asiret reisleri ve siyasi önderler
aktif bir sekilde toparlanmıs olur. Böylesi bir durumda, komitemizin sorumlularını, isimleri ve geçmisleriyle tanıma olanagınızda gerçeklesecektir.
Buna söz veriyorum. Rusya’nın yardımıyla komitemizin örgütlülügü ve eylemliligi de artacaktır. Kürt asiret reisleri ve halk önderleri bana güveniyorlar. Bende
halkımın Ruslara güven ve sevgi ile yaklasacagına inanıyorum.

Azadî Örgütü Lideri
Cıbranlı Miralay Halit Bey

Kaynak: Ahmet Ferit- Çıra Dergisi, Stockholm, 1996, Sayı: 8, Aktaran Naci
Kutlay- Kürtler, Sayfa:278-280
Tahsin Sever - 1925 Kürt Hareketinin Yapısı ve Hedefleri
Yayına Hazırlayan: www.peyamaazadi.com


DİPNOTLAR;

1 Aydemir, Şevket Süreyya,( 1971) Mekadonya’dan Ortaasya’ya Enver Pasa, C.1 S:101, İstanbul: Yükselen Yayınları 
2 Atatürk, M.Kemal (1987) Gazi Mustafa Kemal’den Bize, Aktaran Cemil Gündogan, 1924 Beytüssebap İsyanı ve Seyh Sait Ayaklanmasına Etkileri, Komal, 
1. Basım, İstanbul, Agustos-1994, s.53 
3 Atatürk, M. Kemal (1968) Nutuk Milli Egitim Basımevi--9.Basım, İstanbul C.3, S:962-963 
4 Dersimi, Dr.Vet. M. Nuri (1992) Kürdistan Tarihinde Dersim, Dilan Yayınları, Dördüncü Baskı, Ocak, S:119, 120
5 Fırat M. Serif (1983) Dogu İlleri ve Varto Tarihi,Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü, Besinci Baskı, ,Ankara S: 157, 160
6 Atatürk, M. Kemal (1968) Nutuk Milli Egitim Basımevi--9.Basım, İstanbul, C.1 S:67-70-71
7 Aktaran Medya Günesi, Sayı.7 Sayfa:20-21
8 Aktaran Adımlar Dergisi 14-17 Ocak -1990 S:14
9 Aybars, Ergun (1988) Yakın Tarihimizde Anadolu Ayaklanmaları Türk Kültürünü Arastırma Vakfı, İstanbul S:28
10 Lazarev, M.S.(1989) Emperyalizm ve Kürt Sorunu, 1917-1923, Öz-Ge Yayınları ,Ankara S:111-112-121
11 Dersimi,.M.Nuri (1992) Kürdistan Tarihinde Dersim, Dilan Yayınları, Dördüncü Baskı, Ocak, S:119, 120, 129, 173
12 Mumcu, Ugur (1991) Kürt-İslam Ayaklanması(1919-1925) Tekin Yayınevi, İkinci Baskı, Ankara , s. 39-40
13 Age, s.45
14 Mumcu, Ugur Kürt-İslam Ayaklanması, Tekin Yayınevi, ikinci baskı, s.46
15 Mumcu Ugur, Kürt-İslam Ayaklanması, Tekin Yayıevi, ikinci baskı s. 48
16 Bruinessen, Martin van ( ) Aga, Seyh ve Devlet. Kürdistan’ın Sosyal ve Politik Örgütlenmesi, Öz-Ge Yayınları, s:348-349
17 Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Said #syanı, Özge Yayınları, Birinci Basım, Ankara, s. 65
18 Gündogan, Cemil (1994) 1924 Beytüssebap İsyanı ve Seyh Sait Ayaklanmasına Etkileri, Komal Yayınları I.Basım, s.60-61, İstanbul
19 Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Said #syanı, Özge Yayınları, Birinci Basım, Ankara, s. 53
20 Esengin, Kenan( ), Kürtçülük Sorunu, aktaran Sevket Beysanoglu, Diyarbakır Tarihi, 3.Cilt, s.1004, 2001, Diyarbakır Büyüksehir Yay.
21 Bruinessen, Martin van ( ) Aga, Seyh ve Devlet. Kürdistan’ın Sosyal ve Politik Örgütlenmesi, Öz-Ge Yayınları, s:348-349
22 Serdi, Hasan Siyar (1994) Görüs ve Anılarım, Med yayınları, stanbul, s.193
23 Bruinessen, Martin van ( ) Aga, Seyh ve Devlet. Kürdistan’ın Sosyal ve Politik Örgütlenmesi, Öz-Ge Yayınları, s:348-349
24 Saweys, smail Hakkı, Komitaya İstiklala Kurdistane isimli makalesi yazarın Jiyan u Berhemekani İsmail Hakki Saweys adlı kitabından alınmıstır. 
Aktaran Bir Dergisi 2. sayı, 2005, s: 35-36
25 Sasuni, Garo (1986) Kürt Ulusal Hareketleri ve Ermeni-Kürt İliskileri, Orfeus Yayınevi, Stockholm, s:169-171
26 Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Said #syanı, Özge Yayınları, Birinci Basım, Ankara, s. 51-77
27 Sasuni, Garo (1986) Kürt Ulusal Hareketleri ve Ermeni-Kürt #liskileri, Orfeus Yayınevi, Stockholm, s:169 -171
28 Dersimi,.M.Nuri (1992) Kürdistan Tarihinde Dersim, Dilan Yayınları, Dördüncü Baskı, Ocak, s: 173
29 Saweys, İsmail Hakkı, Komitaya İstiklala Kurdistane isimli makalesi yazarın Jiyan u Berhemekani İsmail Hakki Saweys adlı kitabından alınmıstır. 
Aktaran Bir Dergisi 2. sayı, 2005, s:35-36
30 Küçük, Yalçın(1990) Kürtler Üzerine Tezler, Dönem Yayınevi, Birinci Baskı,İstanbul s.101-102
31 Sasuni Garo, Kürt Ulusal Hareketleri ve Kürt- Ermeni İliskileri, Orfeus Yayınevi,Stocholm-1986, s.171
32 Bulut, Faik (1991) Devletin Gözüyle Türkiye’de Kürt İsyanları –Yön Yayıncılık, Birinci Baskı, s:12-13
33 Aybars, Ergun (....) Yakın Tarihimizde Anadolu Ayaklanmaları, Türk Dünyası Arastırmaları Vakfı Yayınları,Birinci Baskı, İstanbul . s.29
34 Gündogan, Cemil (1994) 1924 Beytüssebap İsyanı ve Şeyh Sait Ayaklanmasına Etkileri, Komal Yayınları I.Basım, s.75, İstanbul
35 Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Said İsyanı, Özge Yayınları, Birinci Basım, Ankara, s. 74-75
36 Bruinessen, Martin van ( ) Aga, Seyh ve Devlet. Kürdistan’ın Sosyal ve Politik Örgütlenmesi, Öz-Ge Yayınları, s:349
37 Mumcu, Ugur (1991) Kürt-İslam Ayaklanması(1919-1925) Tekin Yayınevi, İkinci Baskı, Ankara , s. 66
38 Gündogan, Cemil (1994) 1924 Beytüssebap #syanı ve Seyh Sait Ayaklanmasına Etkileri, s.112, Komal Yayınları I.Basım, İstanbul
39 Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Said İsyanı, Özge Yayınları, Birinci Basım, Ankara, s. 77
40 Mumcu, Ugur (1991) Kürt-İslam Ayaklanması(1919-1925) Tekin Yayınevi, İkinci Baskı, Ankara , s. 111
41 Bayrak, Mehmet (1999) Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm, Özge Yayınları, Subat, s:334
42 Age, s.346
43 Beysanoglu, Sevket (2001) Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır Büyüksehir Belediyesi Yayınları, C.3, s.998
44 Beysanoglu, Sevket (2001) Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır Büyüksehir Belediyesi Yayınları, C.3, s.974
45 Age s.998
46 Fırat M.Serif (1983) Dogu #lleri ve Varto Tarihi,Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü, Besinci Baskı, ,Ankara s135
47 Mumcu, Ugur (1991) Kürt-İslam Ayaklanması(1919-1925) Tekin Yayınevi, kinci Baskı, Ankara , s. 54-55
48 Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Şeyh Said İsyanı, Özge Yayınları, Birinci Basım, Ankara, s. 51




KAYNAKLAR:

• Aydemir, Sevket Süreyya,( 1971) Mekadonya’dan Ortaasya’ya Enver Pasa, C.1 S:101, İstanbul: Yükselen Yayınları
• Mumcu, Ugur (1991) Kürt-İslam Ayaklanması(1919-1925) Tekin Yayınevi, kinci Baskı, Ankara
• Bruinessen, Martin van ( ) Aga, Seyh ve Devlet. Kürdistan’ın Sosyal ve Politik Örgütlenmesi, Öz-Ge Yayınları
• Esengin, Kenan( ), Kürtçülük Sorunu, Yayınevi, Kaçıncı Basım, Yayın Yeri
• Saweys, İsmail Hakkı, Komitaya İstiklala Kurdistane isimli makalesi yazarın Jiyanu Berhemekani İsmail Hakki Saweys adlı kitabından alınmıstır. 
Aktaran Bir Dergisi 2. sayı, 2005
• Aybars, Ergun (....) Yakın Tarihimizde Anadolu Ayaklanmaları,Yayinevi,Kacinxci baski, basim yeri .
• Beysanoglu, Sevket (2001) Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır Büyüksehir BelediyesiYayınları, C.3
• Bayrak, Mehmet (1999) Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm, Özge Yayınları
• Lazarev, M.S.(1989) Emperyalizm ve Kürt Sorunu, 1917-1923, Öz-Ge Yayınları,Ankara
• Serdi, Hasan Siyar (1994) Görüs ve Anılarım, Med yayınları, İstanbul, s.193
• Dersimi, Dr.Vet.M.Nuri (1992) Kürdistan Tarihinde Dersim, Dilan Yayınları, Dördüncü Baskı, Ocak,
• Olson, Robert (1992) Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Said syanı, ÖzgeYayınları, Birinci Basım, Ankara
• Bulut, Faik (1991) Devletin Gözüyle Türkiye’de Kürt syanları –Yön Yayıncılık, Birinci Baskı
• Küçük, Yalçın(1990) Kürtler Üzerine Tezler, Dönem Yayınevi, Birinci Baskı İstanbul
• Aybars, Ergun (1988) Yakın Tarihimizde Anadolu Ayaklanmaları Türk Kültürünü Arastırma Vakfı, İstanbul
• Atatürk, M.Kemal (1987) Gazi Mustafa Kemal’den Bize, Hürriyet Vakfı Yayınları İstanbul
• Sasuni, Garo (1986) Kürt Ulusal Hareketleri ve Ermeni-Kürt İliskileri, Orfeus Yayınevi, Stockholm
• Fırat M.Serif (1983) Dogu İlleri ve Varto Tarihi,Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü, Besinci Baskı, ,Ankara
• Aktaran Adımlar Dergisi 14-17 Ocak -1990
• Atatürk, M.Kemal (1968) Nutuk Milli Egitim Basımevi--9.Basım, stanbul C.3
• Gündogan, Cemil (1994) 1924 Beytüssebap İsyanı ve Şeyh Sait Ayaklanmasına Etkileri, Komal Yayınları I.Basım, İstanbul
• Aktaran Medya Günesi, Sayı.7
• Ahmet Ferit- Çıra Dergisi, Stockholm, 1996, Sayı: 8, Aktaran Naci Kutlay-Kürtler

Sözlü Kaynaklar:

• Ahmet Sever ( Cıbranlı Halit Bey’in kardesi)
• Halil Kılıçoglu (Cıbranlı Halit Bet’in amcası oglu)
• Kasım Demiralp(yazılı ve sözlü)
• İbrahim Sever(Cıbranlı Halit Bey’in oglu)
• Dr. Dıler Saweys( smail Hakkı Saweys’in oglu


Yayına Hazırlayan: 
www.peyamaazadi.com 


**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder