Medyanın Acımasız Silahı; Hipnoz Makinesi Televizyonlar!
Yapılan Sayısız araştırma sonucunda, tipik bir programa odaklanarak televizyon ekranının karşısında 30 dakika geçirdikten sonra, izleyicinin beyninin nitelik
olarak hipnoza çok benzeyen bir hale geldiği kanıtlanmıştır.
Zengin Fakir, herkesin evinde mutlaka en az bir televizyon var.
Hipnoz makinesi haline gelmiş bu tehlikeli aygıtlar, kitleleri toplu halde uyuştururken, hangi fikrin nasıl algılanacağı konusunda öz denetimimizi
kaybediyoruz.
Üstelik yayıncılık, kamu hizmeti şeklinde yapılmaya çalışıldığında siyasi erkin ya da güç odaklarının ağzını sulandıran kolay bir lokma olmaktan öteye
gidemiyor.
Televizyon antenlerine gönderilen yayınlar insanları uzaktan yönetilen yarı otomatlara çeviriyor.
Kısa bir süreliğine gözünüz televizyona değmeye görsün. Bu büyülü makine hemen yutuyor sizi!
Tüm bunların yanı sıra yayıncılığın eşikaltı (subliminal) mesaj boyutu var ki; bu içinde bulunduğumuz durumun ne kadar vahim ve tehlikeli boyutlarda olduğunun bir başka göstergesi.
Bu arada küçük bir hatırlatma: ABD’de eşikaltı mesaj reklamı yapmak kanunlarla yasaklanmıştır. Ülkemizde ise yasalarla teşvik!
Yayıncılık, ülkelerin politikalarını, dünyayı etkileme gücüne sahiptir. Bir devletin kültür emperyalizmine maruz kalmaması için uygulaması gereken bazı
önlem ve yaptırımların olmalı.
Bu duruma örnek, Rus filmlerinde dublaj yok, kanallarda yapılan yayınlar dublajsız… Filmin orijinal İngilizcesi oynarken arkadan bir ses konuşulanları
Rusçaya çevirmekte. Hatta bazı kanallarda filmde konuşan bayan da olsa erkek de olsa çeviren sadece bir kişi oluyor. Teknolojide ABD’ye kafa tutmuş bir ülkenin seslendirmede bu kadar geri kalmış olması şaşırtıcı görünüyor.
Fakat olayın üzerinde biraz düşünüldüğünde, Rusya’nın ABD’ye neden ve nasıl kafa tuttuğunu anlıyoruz.
Şöyle ki;
Bir Rus çocuk Hollywood yapımı bir filmi izlerken, filmdeki kişileri İngilizce konuşurken görüyor. Sonuçta İngilizce konuşan biri farklı bir kültüre sahip ve
farklı bir ülkenin insanı. Sonra araya kendi kültüründen bir Rus çıkıp söylenenleri Rusçaya çeviriyor. Filmi izleyen Rus çocuğunun, seyrettiklerinin
başka bir kültüre ait olduğunun ayırımını yapmaması mümkün değildir.
Halbuki bir Türk çocuğu, seyrettiği bir Hollywood filminde konuşanların kendi ana diliyle konuştuğunu görüyor ve aradaki ayırımı keşfetme yeteneği olmadan
büyüyor. Sonuçta bizim Türk çocuğu, ABD’nin ( Hollywood) dayattığı kültür değerlerini içselleştiriyor; şaşırdığında “woow” diyor, anladığında “okey”
diyor, kızdığında “şit” diyor…
Türk çocuğu büyüdüğünde biz fark etmesek de yarı İngilizce yarı Türkçe konuşan bir ABD vatandaşı oluyor!
Nike ayakkabısıyla, Levi’s kotuyla, ABD’nin satmak istediği ne varsa üzerine takıp takıştırıp bir tüketim kölesi, bilinçsiz belleksiz, ruhsuz vücutlar haline
geliveriyor.
ABD acımasızca saldırıyor!
Sinema sahnelerinden, Televizyon ekranlarından, enformasyon süzgeci olmayan gençlerimizin taze beyinlerine, korunmasız bilinçaltına tecavüz ediyor. Biz de
çocuklarımızın yanına oturup bu tecavüzü izliyoruz!..
http://www.t2174a.com/?p=7962
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder