17 Haziran 2016 Cuma

ORTA - LAYAN BAŞBAKAN OLUNCA, MEDYANIN HALİNE BAKINIZ ???? 1912 - 1918 ' Zİ YENİDEN YAŞAMAK.,


 ORTA - LAYAN BAŞBAKAN OLUNCA, 
MEDYANIN HALİNE BAKINIZ ???? 
1912 - 1918 ' Zİ YENİDEN YAŞAMAK.,

.



Yapılacak tek şey safları sıkılaştırmak
ERHAN ÇETİN* / Bugün Ak Parti ve AB marifetiyle, bu ittihatçı komitacıların (Enverci, Kemalci, vs.) memleketi bağladığı zincirler kırılma aşamasında. Ayrıca bu durum, Hürriyet ve İtilaf Fırkası doğrultusundaki aydınlar çoğaldıkça, güç kazanmaya devam ediyor. İttihatçılar hırçınlaşıyor, tırmalıyor ama tek adam veya bir zümre yönetimine, diktatörlüğe karşı olan itilafçılar güçleniyor. Ak Parti ve liberaller saflarını sıkılaştırdıkça komitacılar morarıyor, araya kara kediler girdikçe sevinçten tef çalıyorlar. Görmüyor musunuz? Bu ortamda yapılacak şey ancak safları sıkılaştırmaktır.

İttihat ve Terakki tarafından linç edilen, horlanan, hakaretlere maruz kalan Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın (Partisi) emareleri bugün yeniden belirmektedir. Bir süre önce, üniversitelerde başörtüsü yasağını önlemeye yönelik anayasa maddesi değişikliği sırasında bazı liberal düşünce taraftarlarının Ak Parti’ye tavır alması cephede bir gedik açmışsa da, ardından gelen Ak Parti’yi kapatma davası sonrasında bu tavır alışın gevşemesi, hürriyet cephesini genişletmiştir.
1919’da Amasya’da hükümeti yok sayan, dolayısıyla kendisini hükümet üstü ilan eden, ittihatçı paşalar bildirisi ve ardından gelen kongre ve meclis yönetimi ve nihayet cumhuriyet ilanı ve takrir-i sükûn kanunu marifetiyle mutlak otoriter yönetimin kurulması ile başlayan 80 yıllık buz devri sona ermekte; 85 yıl kadar önce ilan edilen cumhuriyetin karanlıktan aydınlığa çıkışın miladı olduğunu öne sürenlerin kararttığı tablonun renkleri açılma sürecindedir. Darbe cephesinin telaşı bundandır.
1908-1918 arasında yaşananlar, ama özellikle 1912-1918 arasında gerçekleşen Osmanlı Devleti’nin çözülmesi (bilhassa ittihatçı yuvası Makedonya’nın yitirilmesi) öyle bir travmaya sebep olmuştu ki, 90 yıl sonra bile etkisi hâlâ devam etmekte. 1908 yılında iktidarı ele geçiren ittihatçı cunta hâlâ iktidarda çünkü. Şemsi 100. yılını doldurmak üzere.
İttihat ve Terakki komitacılarının 1913 darbesinin ardından ezdiği Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın, ittihatçıların savaşta yenilip dağılmasını müteakip, 1919 yılı başında tekrar piyasaya çıkması ve yönetime gelip, 1919 mayısında İttihad ve Terakki Fırkası’nın (Partisi) devamı niteliğinde olan Teceddüt Fırkası’nı (Partisi) kapatmasının ardından bazı ittihatçı paşalar (Aslında hemen hepsi ittihatçı idi. Bugün de pek farklı sayılmazlar hoş.), 1919 haziranında Amasya’da hükümet karşıtı bir bildiri vasıtasıyla harekete geçmişlerdir. (Şurası da ilginçtir ki, Amasya Tamimine (genelge) katılan yedi üst düzey subaydan (paşa) biri (bürokraside en yüksek rütbede olanı), süreç içerisinde diğer altısını tasfiye ederek, kendi yönetimini kurmuştur). Aslında 1918’de savaş bittiğinde ittihatçıların önde gelenleri dağıldığında bile bürokrasi (özellikle askerî bürokrasi) ittihatçıların elinde idi. Ve bunlar, savaş sonunda, müdafaa-i hukuk benzeri isimler altında yeniden sahneye çıktılar. Teşkilat-ı Mahsusa, Kuvva-yı Milliye’ye dönüştü. Özellikle Rum, Ermeni vb. Hıristiyan azınlık tarafından toprakları ve mallarının (özellikle Ermeni emval-i metrukesi) elden çıkacağı tehlikesini gören taşra eşrafı da bunlara katılmaktan imtina etmedi. Kısa bir zamanda öyle bir hava oluştu ki, baskıcı bir yönetim kurarak ve devleti harbe sokarak yıkılmasına sebep olan İttihat ve Terakki yönetimi değil de, savaş sonrası iktidara gelen Hürriyet ve İtilaf yönetimi tüm suçlamalara muhatap oldu. Liberal itilafçılar, devletçi ittihatçıların yeniden örgütlenmesi karşısında kısa zamanda otoriteyi kaybettiler. Bütün mağlubiyetin ve kötü gidişatın günah keçisi sayıldılar. Vatan haini oldular ve siyaseten (Ali Kemal fiziken) linç edildiler. Gözlerinin yaşına bakılmadı; sürüldü, öldürüldüler.
Bugün Ak Parti ve AB marifetiyle, bu ittihatçı komitacıların (Enverci, Kemalci, vs.) memleketi bağladığı zincirler kırılma aşamasında. Ayrıca bu durum, Hürriyet ve İtilaf Fırkası doğrultusundaki aydınlar çoğaldıkça, güç kazanmaya devam ediyor. İttihatçılar hırçınlaşıyor, tırmalıyor ama tek adam veya bir zümre yönetimine, diktatörlüğe karşı olan itilafçılar güçleniyor. Ak Parti ve liberaller saflarını sıkılaştırdıkça komitacılar morarıyor, araya kara kediler girdikçe sevinçten tef çalıyorlar. Görmüyor musunuz? Bu ortamda yapılacak şey ancak safları sıkılaştırmaktır.

* Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi / erha...@yahoo.com

02.05.2008..,




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder