Menderesten Para İsteyen Büyükler..
Haber Tarihi: Çarşamba, Ocak, 2013
Haber Yazarı: Canip Giriftinoğlu
İzlenme Sayısı: 56752
Haber Yorumu:
Hala inanamıyorum,bu mektupları okudukça şaşkınlıktan dilimi yuttum,bu nasıl bir eyyam,ispiyon,yalakalık,tehdit,yalvarma okuyun bu haberi mutlaka okuyun.Siyasi tavırları var dediğimiz sembol isimlerin acizliklerini, ispiyonculuklarını görün üç kuruş için neler yapmışlar.Bu haber hiç yorum falan istemiyor sadece okuyun.
Habertürk, Menderes’in Yassıada’da yargılandığı “Örtülü ödenek” dosyasına ilişkin çarpıcı belgelere ulaştı. Ünlü yazarların Menderes’e yazdığı mektuplarda bazen yalvaran, bazen üstü kapalı tehdit içeren ifadeler yer alıyor. Necip Fazıl, “Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır” diyor.
1960 ihtilalinden sonra asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur’un, Yassıada’da yargılanmasına neden olan yazar ve sanatçılara örtülü ödenekten verilen paralarla ilgili belgelere Habertürk ulaştı. Örtülü ödeneğin nereye harcandığı dair belge tutma zorunluluğu bulunmamasına rağmen Menderes, tüm harcamaları Müsteşar Korur’dan kayıt altına almasını istemiş, şahsi harcamaları da kendi banka hesabından karşılanmasını emretmişti.
Örtülü Ödenek Harcamalarının Bulunduğu Kahverengi Bavul,
Darbeden sonra evinde yapılan aramada, örtülü ödenek harcamalarının binlerce makbuzunun olduğu kahverengi bavul bulundu. Açılan bu bavulda, gizli tutulması gereken makbuz ve mektuplar da çıktı. İşte o belgelerden bazıları, örtülü ödenek davasına konu olan yazar ve sanatçılara yapılan yardımlardı. Sanatçılara yapılan yardımlarla ilgili makbuzların yanısıra, o sanatçıların Menderes’e yardım talebiyle yazdığı mektuplar da ortaya çıktı.
Her Şeyimi Uğrunuza Risk Ettim,
Menderes’e gönderilen mektuplar arasında başta Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve ressam İbrahim Çallı’nın mektupları dikkat çekiyor. İşte o mektuplardan bazıları:
Necip Fazıl Kısakürek
21 Ocak 1954
- “Muhterem efendim” diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü’ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.
- “Muhterem efendim” diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü’ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.
26 Aralık 1956
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ‘Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’ cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.
Ben Kararlıyım ve Herşeye Razıyım,
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (…) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”
14 Ocak 1958
“Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah’a, Türk Milletine ve “Allah bir” diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum.”
14 Haziran 1958
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse… Ayda 6 bin lire tahsis olunursa… Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz.”
Orhan Seyfi Orhon:
‘Kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız’
“Yusuf Ziya Ortaç ile Akbaba’yı 1954 seçimlerini sonuna kadar muhalefetin hiciv, istihza ve tarizlerini aynı silahla hem çok daha incelik ve zerafet le karşılayan bir mizah dergisi olarak çıkarmayı kabul ediyoruz. Akbaba, iktidarı destekleyerek muhalefete hucum edeceği için kazançlı bir iş olmaz. Bu gazeteye konması kararlaştırılan parayı Akbaba’yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar çıkarmak için kullanacağız. Şayet Akbaba, partice çıkarılırsa matbaa, kağıt ve diğer masraflar temin edilirse biz kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız.”
Yusuf Ziya Ortaç:
’2 bin dolar bulup arabacık getiremedim’
(Müsteşar’a yazdığı mektupta Ortaç, Almanya’da okuyan oğlu için para istiyor)
“Almanya’da tahsil gören oğlum bu sene yurda gelmedi. İmtihanları var. Elbiseleri, pantosu, iskarpini kalmamış. Kendisine 2500 lira göndermek niyazındayım. Ben de 15 gün içinde İsviçre’ye gideceğim. Miktar söylemeyeceğim. Bunu senin kardeş delaletinle benim aziz başvekilimin takdir ve tensiplerine bırakıyorum.”
“Üzelecek bir şey söyleyeyim mi? Bizim meşhur otomobil iki aydır garajda. Otomatik vitesli olduğu için kullanması zor. Param parça ettiler, şimdi Amerika’dan yedek parça bekliyorum. (…) Ben 2 bin dolar bulup bir arabacık getiremedim. Kırılıyorum… Amma o kadar darılamıyorum.”
“Almanya’da tahsil gören oğlum bu sene yurda gelmedi. İmtihanları var. Elbiseleri, pantosu, iskarpini kalmamış. Kendisine 2500 lira göndermek niyazındayım. Ben de 15 gün içinde İsviçre’ye gideceğim. Miktar söylemeyeceğim. Bunu senin kardeş delaletinle benim aziz başvekilimin takdir ve tensiplerine bırakıyorum.”
“Üzelecek bir şey söyleyeyim mi? Bizim meşhur otomobil iki aydır garajda. Otomatik vitesli olduğu için kullanması zor. Param parça ettiler, şimdi Amerika’dan yedek parça bekliyorum. (…) Ben 2 bin dolar bulup bir arabacık getiremedim. Kırılıyorum… Amma o kadar darılamıyorum.”
‘Hürriyet yüzde 99.5 muhalefetin malı oldu’
- (İktidarın tek gazetesi Zafer’dir. hem de hiç kafi değildir. Çünkü katıksız hükümet ve parti organıdır, bir Ankaragazetesidir, efkarı umumiyeyi yapan ise İstanbul gazeteleridir. Hürriyet Gazetesi yüzde 99.5 muhalefetin malı olmuştur. Terzi İzzet Apartmanı’nda yapılan toplantılardan konuşulan mevzulardan, alınan kararların hepsi bence malumdur. Sedat Simavi’nin oğlu Haluk da burada ağa düşürülmüştür. Mutlaka işin büyüklüğüne nazaran küçük bir fedakarlığa katlanılmalı ve hemen şimdi İstanbul’a bir gazete kurulmalıdır. Bunu da ben yaparım.”
Peyami Safa:
‘Müşkül durumdayım’
(O dönem Milliyet’te yazan piyami Safa, Müsteşar’dan, eşinin yurt dışındaki tedavisi için döviz istiyor)
Başvekil efendiyi rahatsız etmekten çekiniyorum. Bana olan teveccühünü kaybettiğim zannı ve endişesi içindeyim. (…) Bu müşkül durumumda bana yine bir kardeşlik yapmanı ve meseleyi münasip gördüğün kanaldan halletmeni ehemniyetle rica ederim.
Başvekil efendiyi rahatsız etmekten çekiniyorum. Bana olan teveccühünü kaybettiğim zannı ve endişesi içindeyim. (…) Bu müşkül durumumda bana yine bir kardeşlik yapmanı ve meseleyi münasip gördüğün kanaldan halletmeni ehemniyetle rica ederim.
From: canikiz@yahoo.com
Date: Wed, 2 Jan 2013 05:19:13 -0800
Subject: [Ozel-Buro-Istihbarat] Menderesten Para Isteyen Buyukler
Date: Wed, 2 Jan 2013 05:19:13 -0800
Subject: [Ozel-Buro-Istihbarat] Menderesten Para Isteyen Buyukler
*
**
YORUM, AKİS, AÇIKLAMA VE KATKILAR:
YORUM, AKİS, AÇIKLAMA VE KATKILAR:
"Menderesten Para İsteyen Büyükler"
& "Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar"
To: gercek.demokrat@hotmail.com [Mustafa Nevruz Sinaci] :
From: canikiz@yahoo.com - Date: Sat, 5 Jan 2013 02:56:20 -0800
Subject: [OzgurGundem] Re: Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
*
Sevgili Cetiner,
Ben bu konuyu gectigimiz hafta gruplara tasidim ve kimse pek ilgilenmemisti. Oldukca onemli bir konu aslinda. Simdi sende bir Cumhuriyet yazarindan konuyu buraya tasimissin. Yanliz ortada bir sorun var, bu yazar bu konuyu sanki havada bulmus gibi yazmis, oysa bu konunun arastirmasini yapip yazan kisi Tarihci Ayse Hur, fakat Cumhuriyet gazetesi yazari herseyden bahsediyor ama asil arastirmayi yapandan bahsetmiyor ve tum parsayi kendine toplamaya calisiyor. Bu yazar serefsizligidir. Madem o kadar meraklilar neden o zaman kendi gazetelerinin kurucusu Yunus Nadi'nin Ikinci Dunya Savasi sirasindaki Hitler hayranligini bosu bosuna yapmadigini bunun icin Almanlardan aylik maas aldigini yazmiyorlar. Tarihci Ayse Hur bunu da acikladi, hatta bu arastirmayi Amerikan kaynaklarindan yapip yayinlayan Rifat Bali'nin adini da zikretti. Durust olabilmek lazim. Kisiyi severiz sevmeyiz o ayri bir sey ama yapilan ise verilen emege saygi duymak lazim. Turkiye'de olmayan bu ne yazik ki.
Gecen aksam HaberTurk Tv'de Balcicek Pamir'in programinda Ayse Hur'u tv'de izledim, o da bu durumdan yakiniyordu Ataturk ile ilgili tabulari yikarken Islamci kesim beni el ustunde tutuyordu ki bu beni cok rahatsiz ediyordu ama ne zaman ben cikip onlarin kutsallarina dokununca beni yerden yere vurmaya basladilar diyor. Necip Fazil'in kokain kullandigi, kumarbaz oldugu, devletten tirtikladigi paralar ile bile kumar oynadigi, tovbe ettigini soyledigi zaman dahi aliskanliklarindan vaz gecmedigini tek tek anlatti. Nazim konusuna da degindi hapis yatma konusunda ne Said Nursi nede Necip Fazil Nazim'in eline su dokemez dedi. Said Nursi'nin toplamda 3 yil 6 ay kadar, Necip Fazil'in da yaklasik 2 ayri zamanda 26 ay kadar hapis yattigini en son goz altina alinisinin 1951 yilinda bir kumar baskininda oldugunu anlatti. Bunun yani sira Necip Fazil'in zannedildigi gibi anti militarist degil tam tersine militarist biri oldugunu hem 27 Mayis'a hemde 12 Eylul'e ovguler duzdugunu, cikarttigi Buyuk Dogu'nun 6 ve 9 ncu sayilarinda da bunlari acikcana yazdigindan bahsetti.
*
http://mns06.blogspot.com/2013/01/menderesten-para-isteyen-buyukler.html
*
Yanisira Kurdlere karsi yapilan haksizliklari anlatirken Kurdler beni cok seviyordu, ama Kurd milliyetciliginin carpikliklarini anlattigimda beni iclerine yerlestirilmis bir Truva ati oldugumu iddia edenler bile cikti. Ermeni techiri ile ilgili yazdigimda Ermeniler beni goklere cikarttilar ama Ermenler'in yaptiklarini yazinca beni tehdit bile ettiler dedi.
Ayrica, su anda Islami konular ustunde calistigini yakinda o konulardaki tabularida yikacagini da acikladi. Bekleyelim bakalim...
O yuzden sevgili Cetiner, aykiri sese sevmesek de daima kulak vermek lazim.:)
Saygilarimla
Can Ikiz
From: Cetiner Calis <caliscetiner@gmail.com>
Sent: Saturday, January 5, 2013 9:29 AM
Subject: Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
*
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=390422&kn=47&ka=4&kb=5&kc=47
Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
Çizme’de bir süre önce örtülü ödenekten Mussolini’nin finansman sağladığı aydınların listesi yayımlandı...
Şair Sibilla Aleramo’ya 168 bin liret...
Alfonso Gatto’ya 24 bin liret…
Giuseppe Ungaretti’ye 144 bin liret…
Bunlar büyük şairlerin listesi.
Gazetecilerinki farklı.
Bayağı restoran mönüsü gibi…
Değişik yemek fiyatları gibi, tüm yazarların, sanatçıların etiketi değişik.
Gazeteci tarifesi genelde şairlerden daha geniş kitlelere hitap ettikleri için olsa gerek çok daha yüksek!
Gazeteciler, şairler, sanatçılara Mussolini faşizminin biçtiği bu parasal rayiçler, iki yıl kadar önce Çizme’de, “Mussolini’nin entelektüelleri-faşizmin finanse ettiği kültür” adıyla çıkan bir kitapta, enine boyuna masaya yatırıldı.
Aydın-iktidar kodları
Giovanni Sedita isimli bir tarihçinin imzasını taşıyan kitap, aydın-iktidar ilişkisinin gen haritasını betimlediği için ilgi çekmişti.
2010 güzünde basılan kitap; aydınları iktidara çeken öğeleri irdeleyip aydın biyografilerinin bilinmeyen yönlerini teşhir ederken, faşizmin militan kamuoyu inşasında kullandığı yöntemlere ışık tuttuğu için değerli bulunmuştu.
Mussolini’nin aydınları, Menderes’in aydınları gibi, kendi adlarına mektup yazıp “Duçe”den tek tek yardım dilenmek durumundaydı…
“Duçe” de Menderes gibi, sanatçıları peşiden koşturarak bizzat satın aldığının bilinmesini istemiyordu…
Bu sebeple onları doğrudan maaşa bağlamak ya da çıkardıkları dergilere şeffaf “sübvansiyonlar vermek” yerine, “bireysel taleplere bağlı devreye sokulan” örtülü ödenek” yöntemini yeğlemişti…
“Duçe” de tıpkı gene Menderes gibi, aydınlara akıtılan paraların dökümünü tutmuştu.
Tıpkı bizde ortaya çıkan kayıtlarda şimdi belgelenmiş olduğu gibi; 1932-43 yılları arasında Mussolini faşizmi de İtalya’da 906 aydın, 387 gazete, dergi ve ajansa o dönemde gizlice 600 milyon liret dökmüştü...
Benzerlikler bu kadar. Gerisi çok farklı…
İtalya’da “faşizm dönemi” çoktan bitmiş, kapanmış olduğu için, çalışmayı yapan tarihçiye kimse; “Ne ayak? Ne iş? Senin hesabın, maksadın ne” misali sorular sormuyor.
Necip Fazıl’ın konu edilmesiyle bizde derhal komplocular devreye girdi.
Bilgiyle doğrudan ilgilenmeyen; sadece hizmet ettiği dava ve araçsallaştırma değerine iltifat eden çevreler hemen “Necip Fazıl neden karalanıyor!” diye ateş püskürdüler; “Bu itibarsızlaştırma kampanyasının hedefi ne? Hedef NFK’yi gözden düşürmek mi? AKP’yi vurmak mı?” diye akla ziyan soruları sıraladılar…
Yetmedi…
NFK’nin mektupları etrafında bir “kumar” tartışması bile çıktı…
“Necip Fazıl, Başbakan’dan paraları dergi için değil, kumar oynamak için istemiştir” diyen bir tarihçiye sosyal medyada savaş açıldı…
Oysa ki şair, “Benim geçmişim çöplük, karıştıran köpektir” dememiş miydi? Ardından Yassıada’da çıkıp, “Evet, örtülü ödenekten para aldım ve aldığımdan ziyade neden, ne yüzden aldığım mühimdir” itirafında bulunmamış mıydı?
Neden aldığı önemli mi?
“Örtülü ödenekten methiyeci, kasideci, eski Roma cenazelerinde sahte ağlayıcıları gibi vicdan kiracısı olarak para almadım. Bunlardan hiçbirisini yapmadım.1943’ten 1960’a kadar taştan taşa vurulan, zindandan zindana süründürülen mukaddesatçı, milliyetçi, Anadolu’cu, ahlakçı bir idealin himayesi yolunda para aldım ve bunu fikirler için yaptım” diye kendisini savunmamış mıydı?
İktidarla akçeli ilişkilere, AKP hükümetinin de takipçisi olduğu “dava” uğruna girdiğine göre mesele yoktu. “Üstat” tartışılamaz ve hâşâ yargılanamazdı…
Türkiye’de, İtalya’dan farklı olarak, tarih tamamlanmamış bir “hesaplaşma” havasında süregittiği için, konuya yalınkat “iktidar-aydın” ilişkisi içinden bakılamıyor.
İtalya gibi bu utanç sayfasını kapatmış bir ülke penceresinden baktığınızda halbuki; aydının iktidara her ne gerekçeyle olursa olsun (ister kumar, isterse yüce fikirler!) kalemini kiralaması, hoş görülemez ve geçiştirilemez patolojik bir durum sayılıyor.
Bizde durum farklı.
Ana akım medyada kalem oynatan aydınlar hâlâ; “Necip Fazıl; ‘Başvekilden para dilenen adam’a indirgenemez” güzellemeleri döşeniyorlar:
“O kafiyelerin efendisi, çok iyi bir şairdir. Necip Fazıl sanatıyla kendisini affettirir” diyerek ahkâm kesiyorlar.
Mussolini’ye hizmet eden kalemler de “sanat” yönü güçlü aydınlardı.
Bu, onları tarihin yargısından kurtarmaya yetmedi.
Hamasetten arınıp dinç dimağla etrafa bakarsak, kalemini satan aydınlar hakkında tarihin verdiği yargının ne olduğunu görürüz. (http://mns06.blogspot.com/2013/01/menderesten-para-isteyen-buyukler.html)
5 Ocak 2013 - Cumhuriyet
***
To: SiyasetMeydani@yahoogroups.com; desifre@yahoogroups.com; ozgur_gundem@yahoogroups.com; ozgur_dusunceyi_savunanlar@yahoogroups.com; sanalsiyaset@yahoogroups.com
From: canikiz@yahoo.com; Date: Sat, 5 Jan 2013 03:52:14 -0800
Subject: [OzgurGundem] Re: [SiyasetMeydani] Re: Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
From: canikiz@yahoo.com; Date: Sat, 5 Jan 2013 03:52:14 -0800
Subject: [OzgurGundem] Re: [SiyasetMeydani] Re: Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
Sayin Simsek,
Nerede benim yazim? Ben mi gonderdim Cumhuriyet'te cikmis olan yaziyi?
Ayrica, Necip Fazil mahkeme de oyle ifade vermisse bu onun dogru soylediginin kaniti olur mu? Daha bunun bile farkinda degilsin. Kanit belgeler ile olur. Meslegi tarihci olan Ayse Hur, meslegini de riske atarak yaptigi arastirmanin sonuclarini acikliyor, belgelerini de sunuyor. Eger varsa soyliyecek bir seyi olan, gitsin ona soylesin kolaysa.
Anlasilan zemzem bidonda durdugu gibi durmuyor...
Can Ikiz
*********************
From: ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
To: SiyasetMeydani@yahoogroups.com
Sent: Saturday, January 5, 2013 1:21 PM
Subject: Re: [SiyasetMeydani] Re: Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
To: SiyasetMeydani@yahoogroups.com
Sent: Saturday, January 5, 2013 1:21 PM
Subject: Re: [SiyasetMeydani] Re: Necip Fazıl ve Kalemini Satan Aydınlar
*
Necip Fazılın Yassı ada yargıcı Salim Başola bu konuda verdiği cevabı zamanıkısıtlı olanlar için.Yazının son bölümünde kırmızıya çevirerek belirginleştirdim. Ahmet Doğan Şimşek
Yazının kısa yolu
http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/erandac/2013/01/05/tokat-gibi-cevap
Tokat gibi cevap
- BÜLENT ERANDAÇ
- 05 Ocak 2013, Cumartesi
27 Mayıs darbesinin üzerinden 52 yıl geçti. Başbakan Adnan Menderes ile Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun idamının acısı hâlâ tazeliğini koruyor.
Türk halkı, onlarca yıldır bu aziz insanları şükranla hayır duaları ile anmaktadır. Onları idama gönderenler ise hiçbir dönemde bu cinayetin vebalinden, bu utançtan kurtulamamışlardır.
Türk milleti kendi iradesiyle göreve getirdiği bu masum insanların katledilmesini her zaman lanetle anmıştır.
Tesellimiz yarım asırdır dinmeyen bu acının boşa gitmemiş olmasıdır.
Menderes'in demokrasi mirasının çok güçlü olması dolayısıyla, hiç bir darbe, halkın demokrasiye olan inancını kıramamaktadır.
27 Mayıs darbesiyle kurulan Yassıada mahkemelerinde yaşanan hukuk katliamı da tarihe kara bir leke olarak geçmiş bulunuyor.
Bu bağlamda, bir taraftan darbeciler yargılanırken, birer birer mahkemeler önüne çıkarken, diğer yandan TBMM'nin, "Yassıada kararlarının yok sayılması, verilen kararların iptali, yassıada mahkemelerinin insanlık suçu işlediğine" yönelik kararını görmek için sabırsızlanıyoruz.
ÜSTADIN TARİHİ ÖNGÖRÜSÜ
Üstat Necip Fazıl'ın bazı mektuplar üzerinden isminin yıpratılması çabaları sürerken, onun yıllar önce Yassıada mahkemelerinde yaptığı tarihi öngörüler içeren konuşmasını bu vesile ile tekrar hatırlayalım. Dava konularından biri de 'örtülü ödenek'ti. Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Salih Korur, örtülü ödeneği amacına uygun olarak kullanmamakla insafsızca suçlanıyordu.
Merhum Menderes, mecburiyeti olmamasına rağmen Korur'dan yapılan tüm harcamaları kaydetmesini istedi ve hepsi de kaydedildi. Menderes'in emriyle tutulan bu kayıtlar, Yassıada'da önüne konuldu ve aleyhinde delil olarak kullanılmaya kalkışılmıştı. Bu davayı ilginç hale getiren unsurlardan biri de Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon, Burhan Belge, Mithat Perin gibi dönemin ünlü yazar ve gazetecilerinin de şahit olarak dinlenmesiydi. Örtülü Ödenek Davası'nı başlatılınca, Menderes ödenek harcamalarının önemli bir kısmı Milli Emniyet Teşkilatı'na verildiğini söylüyordu. Teşkilatın bir kısım paralarının (Daha önce yapılmış anlaşmalar uyarınca) Amerikalılar tarafından karşılanmasından rahatsız olduğunu, bu duruma son vermek için örtülü ödenekten para aktarıldığı belirtiyordu. Davanın önemli duruşmalarından biri de Necip Fazıl'ın şahit olarak dinlendiği oturumlardı. Hâkim Başol, 'gerici birine' bu paranın neden verildiğini soruyor, Menderes'te Necip Fazıl'ın bir vatansever olduğunu Başol'un yüzüne bir şamar atarcasına vurguluyordu. ...Ve ünlü şair Necip Fazıl, güçlü hitabetiyle Yassıada Mahkemesi Başkanı Salim Başol'un "Örtülü ödenekten size yardım yapılmış" sorusunu şöyle yanıtlıyordu:
Evet, örtülü ödenekten para aldım.
Ne aldığımdan ziyade, ne yüzden aldığım önemlidir. Ben methiyeci, kasideci, Eski Roma cenazelerinde sahte ağlayıcıları gibi vicdan kiracısı olarak para almadım. Ve bunlardan hiçbirisini yapmadım. 1943'ten 1960'a kadar taştan taşa vurulan, zindandan zindana sürdürülen milliyetçi, Anadolucu, ahlakçı bir idealin himayesi yolunda para aldım ve bunu bir fikir hakkında en doğal şekilde kullandım. Menderes'le ilk temasım 1951'de İzmir'de başlar. Başbakan Menderes, İzmir de Müslümanlara yönelik önemli bir konuşma yaptı. O zaman ümidimizin mihrakı (odağı) olarak gözümüze Menderes'i getirdik. 1952 de Ankara'ya gittim. Günlük Büyük Doğu'yu kurdum. Dava uğruna yazılara başladım.
Başol: İdealiniz nedir?
Kısakürek: Garb'ın (Batı'nın) bütün olumlu bilgilerini rönesans anlayışı içinde almak ve Şark'ın ruhunu aynen korumak, bu inanca sahip etmek ve din aslına sahip etmek, bütün gerçeği idrak etmek (anlamak), dinin paklığını ve saffetini (temizliğini), asaletini, Garb'ın büyük kafasında tekâmül ettirmek ve bu ruha tatbik etmektir.
SONUÇ: Üstat Necip Fazıl'ın, tarihi öngörüsüne tekrar ve tekrar bakalım.
Yüzyıllar boyu edinilen tecrübeler getirir asilliği. Türkiye, dev gibi yıkılan bir devrin ardından avucundaki asalet(asillik) pırıltıları ile soylu İslam tarihinden beslenerek geleceğin küresel aktörlüğüne yürümektedir.
.