ATATÜRK BELGESELİ.FİLM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ATATÜRK BELGESELİ.FİLM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2016 Perşembe

Mustafa’dan Obama’ya Asimetrik İlişkiler,




Mustafa’dan Obama’ya Asimetrik İlişkiler,


EROL MANİSALI
15 Kasım 2008 Cumartesi,


“Mustafa” filmi ve “Obama olayı” arasında ilginç bir bağ var. “Mustafacılar” da “Obamacılar” da aynı cephenin insanları. Omurgasını Batı’dan estirilen rüzgârlar oluşturuyor.

Oysa ilk bakışta karşıt ya da ilgisiz gibi görülebilir; öyle ya “Mustafa”, Atatürk’ün “ele alınmamış yönlerini” sorgulayan bir film. Obama işi ise bizdeki Amerikancıların, “yeni umut olarak pazarladıkları bir Holywood yapımı”.

- Batı emperyalizmi soğuk savaş sonrasında Türkiye üzerindeki oyunlarını açık pazarda fiilen yürütmeye başladı. Filmler, romanlar, mahkemeler, medyatik operasyonlar, Türkiye gibi “açılmış” ülkelerde uygulanagelen sivil darbeler. Bunlar turunculardan biraz farklı.

Hahambaşılardan köşe yazarlarına, kimi profesörlerden belgesel yapımcılarına kadar herkes işin içinde. Soğuk savaş sonrası Batı’dan estirilen yakıcı ve emperyalist rüzgârları arkalarına almış ortalığı süpürüyorlar.

Bir danışmanın açık açık söylediği gibi, kendilerini seve seve “ Kullandırıyorlar ”.

- Bugün ABD ve AB Türkiye’de kimlere kızıyor?

Atatürkçülere, ulusalcılara, Cumhuriyetçilere, Lozancılara… Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden, felsefesinden ve kurduğu Cumhuriyet’ten nefret ediyorlar, ılımlı İslamı tercih ediyorlar.

Türkiye içinde iki türlü işbirlikçi var; bir kısmı açık açık, “Biz de Cumhuriyet’e, Atatürk’e , Lozan’a, sosyal ve laik hukuk devletine karşıyız” diyorlar. Laflarını sakınmıyorlar. Buna karşılık elit ve entelektüel kimlikli çevrelerdeki “aydınımsı” Batıcılarımız ise oyunu farklı oynuyorlar; haktan (ve halktan) yana görünüp emperyalizmin işine yarayacak her türlü malzemeyi üretiyorlar. Ben bunlara “örtülü işbirlikçiler” adını taktım. Her yerde karşımıza çıkarlar; iş çevrelerinde, akademik çevrelerde, sanat çevrelerinde Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü sever görünüp el altından sömürgecilerin bayıldıkları ürünleri onlara teslim ederler.

Sartre’ın “Saygılı Yosma”sındaki saygımızı bunlara gösteremeyiz. Bunlar saygısızlar sınıfına girerler, işlerini çaktırmadan yürütürler. Bir elleri yağda, bir elleri baldadır. Her iki tarafı da idare ederler. Uygar görünüşlü, aydınımsı havalarda kendilerini hep gündemde tutarlar.

Amerikancıların filmi, Obama

Amerikan yapımı yeni belgeselin adı “Obama’nın Rüyası”dır. Amerikancı pazarlamacılar Obama belgeselinde dünyayı kurtaracak kara maskeli bir adamı keşfetmişlerdir.

- Obama Salem büyücüsü gibi kötülükleri kovan bir siyahidir… Yarın İncil’in içinden çıktığını iddia eden Amerikalı meczuplar görülürse hiç şaşmayın. Hayalet Avcıları filmindeki gibi siyah Obama hayaletlere görünmeden onları kovalayacaktır.

- Obama cephesinde hayal gücünün pompalanarak kullanılmasına karşılık “Mustafa”nın tarafında asimetrik bir çalışma var. Emperyalizmi Anadolu’dan kovan Atatürk kimliği yerine karga kovalayan bir çocuk sergileniyor. Sen misin “yedi düveli” kovalayan kahraman, al sana, karga kovalayan bir figür sokarım kafalara dercesine…

Evet bir çocuk serçelere taş atmış olabilir, bunu göstermekte bir sakınca yok. Ama emperyalizmin üzerine yüklendiği bir dehaya, “onun üstün niteliklerini saklayıp” sıradanlık yüklemeye kalkarsanız işin niteliği değişir. Fikri, sanatsal ve ahlaki olarak yan tutmuş olursunuz. Bu yandaşlık emperyalizmin tarafında olmakla eş anlamlıdır.

“Parametreleriniz”, saldırgan cephe ile örtüşmektedir, esas sorun buradadır. Sonuçta masumiyet ve sanat adı altında emperyalizme destek vermiş duruma düşersiniz.

Hitler döneminde iki tip fikir ve sanat insanı oldu; bilim ve sanat çalışmalarını onun yanında sürdürenler ve ona karşı çıkanlar. Hitler rejimi ile işbirliği yapan sanat ve bilim insanlarının “Bizi rejim ilgilendirmez, biz sanatımızı icra ediyoruz” demeye hakları olabilir mi?

Ben “Mustafa” meselesini bu pencereden görüyorum. Esas tartışmanın bu olduğuna inanıyorum. Emperyalizmin yanında (ve hizmetinde) sanat ve bilim olur mu? Herkesin bu soruyu sorup yanıt araması gerekir.

Soğuk savaş sonrasında, “kendi ülkelerine Batı’nın emperyalist gözlüğünden bakanlar” ödüllendiriliyor. Kimileri adeta, “Batı’dan sipariş almışçasına” ya ürünler, ya da söylevler sergiliyor. Karşılığında Batı’dan da, içerdeki uzantılarından da destek alıyorlar.

Can Dündar da işi Garantiledi ” diye bir yazı yazarsam acaba ona da Pamuk’ta olduğu gibi bir omuz vermiş olmaz mıyım!..


www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali


http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/22118/Mustafa__8217_dan_Obama__8217_ya_Asimetrik_iliskiler.html